Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

k

Karalamalar

Düğme
Herkesin içinde bir çocuk varmış ya; Benimki yanımdan yürüyor Minik elleri avuçlarımda. O yüzden hiç geçemedim, Koşar adım karşıdan karşıya
seçilmiş evsizlik
Bu belirsizlik ve sınırsızlık halinde kendimi bir şeylerle tanımlamak ihtiyacındaydım. "Bir akım, bir öğretı, bir din, bir adam çıksın da karşıma peşinden gideyim" halindeydim. Acaba Budist olabilir miydim? Ya yogini? Benim bu yaptıklarımı yapanlara bir şey deniyor muydu? E ben, o olsaydım ya. O kalıplara girmek için nereye gitmek gerekiyordu? Hemen bavulumu toplayıp yola çıkabilirdim. Pazartesi simya atölyesine gidebilirdim. Ama bunun daha Sali'sı, Çarşamba'sı, Perşembe'si de vardı. İlla bir ara giderdim. Gitmedim, gidemedim, güdülenemedim. Gördüğüm her şeyi yapmış olmak istedim, yapmak vakti gelince de beceremedim. Yoldaki her kemik parçası için durunca haliyle ne aradığımı da unuttum. Hem genç, hem aç, hem de yaralıydım. Hem ne aradığımı bile bilmiyor, hem karnımı doyurmaya çalışıyor, hem de teselli bulmaya çalışıyordum. Teslim olmak isterken gardımı daha da kuvvetlendirdim. Ruhumun halihazırda duymakta zorlandığım kısık sesini iyice susturdum. Hayli yedim, biraz dua da ettim ama sevme işini pek beceremedim. Seçilmiş evsizliğin yan etkisi duygusal yatırımsızlıktan hastalandım.
Reklam
uluslar-arısı
Bir arı çapraz geçiyor önümden, belirli aralıklarla. Ağzına bir çiçek alıyor yerden, hızla uçup köşedeki müstakbel yuvasına ekliyor. Uygun çiçeği seçmek için ağaç dalında soluklanıyor bir miktar, ve devam ediyor. 03.30'de böyle, 08:30’da böyle, çıkıp gidiyorum sonra. Hala böyle mi gün boyu? Ritmik ve bilinçli. Her canlı ritmik, çalışkan ve bilinçli.. Sabah mor çiçek ağacına gelen koca arı, akşam da geliyor. Muhsin Bey’in çiçekleriyle konuşmasına benziyor arının gelişi: - Arılar sardı arılar sarmıştı başımı saçlarımın arasına karışmışlardı Aklım şimdi oyuk oyuk zihnimin peteklerinde yapışkan vızıltılar. Biz de en az köşedeki tornacı kadar iyi biliyoruz: İzlanda'da doğmadın diye çektin sen bunca çileyi. Şimdi sen, Budapeşte'de renkli yaşlı avizeleri selamlayan Yüksek balkonundan köprülere böbürlenerek bakan 2 odalı eski bir evde Genç kahkahaların huzurunda Bencil bir sûkutta olan bir arı da olabilirdin.
Durduğum yer benim değil iken gidebilecek bir yerimin olmaması ne acı; gidebilecek bir yerim yok iken hala ve inatla durmayışım ne gaflet; nihayetinde olmuyorken yaşıyor olan insanın, yaşıyorken olduğunu bilmemesi bu, bu ne tuhaf bi' hayret
günler, diz boyu kar arefesi nefes almaya aciz bir kuşken; toka tutmayan ipek saçlı bir yeni yetme sanki gece rüzgarın düşünde lâl olur güzelliği
Geçiş Nezlesi
En nihayetinde sıkıntı, naneli sakız kılığına girmiş kıvamlı bir sümük gibi gömleğimin kol ağzına yapışıp kaldı. Ben böyle zamanlarda.. Sanatsever filan değil, hayat gerçeğinden sanatakaçan olduğumu düşünürüm mesela. Kandırıp durduğumu arada midemden bile medet uman zihni. Gönül Ferman Dinlemiyor'u dinlerim. İki şiir okurum. Şinasi'yi anarım. Cuba Gallery'de fink atarım. Küba'ya hiç gidemeyeceğimi kim söyledi ki? Derim. Umuda bal satarım. Küfür de ederim ama içimden. Küfür, ruhun geri dönüşüm kutusu. Uyumsuz renklerin uyumunu görebilen bunu kilitlere fısıldamasa da iğde yaprağına yamalasa. En nihayetinde sıkıntı dediğin hiç geçmiyor. Sümük, sağ gösterip genzimden içeri akıyor. Kahve var mı?
Reklam
peri tozu güncesi
önce birkaç parçaya bölünüp peşinden un ufak edilmiş bir taze -artık değil- bütünün muhtelif yerlerinden oymaya yeltenenlerden biri olarak yazıyorum: " kolay değildi -başta- " oyarak, özensizce inceltilmiş parçalar, ufalanabilecek raddeye getirildiğinde, biri çıkıp "dur" demedi. dense, duyulur muydu; dendi de, ikazlara sağır
Susuyorum
Ah be müdür be... sana bir türlü anlatamadık derdimizi. Şimdi bir tekne olsa burada mı olurduk? Gitmeden önce sana şu fotoğrafı göstereyim. Bak Kız Kulesi karşımda. Çıtır çıtır yanmışım güneşimin altında. Cep telefonumla çekmişim ayaklarımın fotoğrafını, göndermişim tatlı şeye. Bir şaka, bir nükte, bir espri ve sonuç itibariyle bir tebessüm olsun diye. İşte tam bu anda anladım. Susmam lazım.
panda ve ben
onlar. muhabbet ilerledikçe sana özel hayatın hakkında sorular soracakar bir takım sorular. panda ise susuyor. cânım panda. ben bu kibirli hali, kendimden biliyorum. kendimi acıttığım gibi. panda ise susuyor. cânım panda. İnsan, hayatı boyunca halledemediği yere geri döndürülür. İnsan hayatı boyunca bir diğer aşamaya bir öncekini aşmadan geçemez. Orada karşılaştığı kişilerin ve şeylerin ömrü dolsa dahi (onlar bir başkalarının yaşam anlarına geçeceklerdir) kişi halledemediği yere bu sefer başka insanlar ve şeyler dolayısıyla yeniden döndürülür. Allah bu aşılana kadar; günler, yıllar boyunca, ısrarla, insana aşması gerekeni hatırlatacak; onu arzu ettiği yere, aşması gerekeni tamamlamadan geçirmeyecektir. Kişi ayırdına vardığı, fark edebildiği, uğraştığı sürece dileğine yaklaşabilir. O arada ömürden zaman geçecektir. Bu yüzden bazen kişi, arzusuna varamadan ya yorulup vazgeçecek; yahut yaşamı sona erecektir. Bir yere yahut şeye ulaşmak, onun için gereken yolda yapılması gerekenleri görebilecek ve uğraşabilecek yetiye varılmasıyla mümkündür. Defalarca başına aynı şeylerin geldiğinden şikayet etmemeli insan. Her şey kendi zamanını kollarken; kişi o zamanda olması gereken kendine ulaşmakla yükümlüdür.
Saat 00.44
gecelere mi ihtiyacımız var? kendimiz olmak için.
217 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.