Profil
Gelelim ağız şakasına. Bunda dikkat edilecek şey karşınızdakinin damarına basmamaktır. Herkes şakaya aynı derecede dayanmaz. Bunun için arkadaşının karakterine ve zihniyetine göre söz söylemek lazımdır. Genel olarak ağız şakasında ayıp sayılan şeyler şunlardır: Arkadaşının bir kusuruyla alay etmek, yalan söyleyip aldatmak, lakap takmak, taklidini yapmak veya başka şekilde onu kızdırmak.
Laf insanın mihenk taşıdır. Yani ne seviyede adam olduğu insanın sözlerinden belli olur.
Sayfa 147Kitabı okudu
Karabekir daima kendi üstünde gördüğü Mustafa Kemal'e söz verdi ama, komutan o, kuvvet onda idi.
:D
Kendine olduğundan pek çok üstünde değer veren ruh hastalarındandı. En küçük eşyasının müzelik olduğuna inanırdı. Eğitim ve ekonomi işlerini en iyi kendi yola koyacağını sanırdı. En çok sevdiği kelime ''ben''di.
Ben, Başbakanlığımızın resmi belgelerinde gördüm, okudum ve inandım ki dünyada en vahşi usullerle adam öldüren millet Ermenilerdir. Ermeniler Doğu Anadolu'muzdaki Kürtleri ve Türkleri öyle şu veya bu silahla bir çırpıda şak diye öldürmediler. Onları toplu olarak camilerimize doldurup yaktılar kuyulara atıp ağızlarını sallarla kapattılar. İnsanlarımızı avuç içlerinden kapılara çevreleyip derilerini soydular, gözlerini çıkardılar. Kulaklarını, burunlarını kestiler. Çocukları boğazlayıp kanlarını annelerine içirdiler. Genç kızlarımızın ve kadınlarımızın ırzına geçtiler. Kazım Karabekir paşa 1914-1920 yılları arasında binlerce Kürt kızının ve kadının ırzına geçen Ermeni canavarlarını doğu Anadolu'dan sürüp çıkardığı, Türk'ün de Kürt'ün de namusunu şerefini hürriyetini koruduğu için şimdi bazı Kürt seçkinleri onun ismine bile tahammül edemiyorlar. Onların ordumuza polisimize devletimize baş kaldırmaları, deli danalar gibi sağa sola saldırmaları, bayrağımızı indirmeleri, yakıp yıkmaları, vurup kırmaları herhalde Ermeni kanı taşımalarındandır.
Kazım Karabekir Paşa Doğu Anadolu'muzu Ermeni zulmünden kurtarmasaydı bugün o topraklarda Türk bayrakları değil Ermeni bayrakları dalgalanacaktı.
Kazım Karabekir Paşa 1933 yılında İstiklal Harbimiz'i tamamen resmi belgelere dayanarak oturup yazmıştı. Kitap piyasaya çıkmadan 05-10 saat önce devrin iktidar mensupları tarafından Sinan matbaası basılmış İSTİKLAL HARBİMİZ kamyonlara doldurularak İstanbul surları dibinde yakılmıştı. Sonra aynı gece Paşa'nın konağı basılarak milli mücadelemize ait ne kadar resmi belgeler varsa hepsi torbalara doldurularak alınıp götürülmüştür.
Kâzım Karabekir Paşa'yı, 1927 yılında daha kırk beş yaşında olmasına rağmen emekliye ayırdılar. O, 1938 yılının sonuna kadar evinde büyük bir sessizlik içinde yaşadı. Sivil polisler, onu büyük bir dikkatle göz hapsinde tuttular. İktidarın besleme kalemleri bu vakur, bu haysiyetli, bu vatansever paşamıza boşuna saldırıp durdular. O, hiç birini ciddiye almadı. Hiçbirine cevap vermedi. 1938 yılından sonra, tekrar siyasî hayata döndü ve İstanbul milletvekili olarak Meclis'e girdi. 1948 yılının 26 Ocakında, Hakkın rahmetine kavuştuğu zaman Türkiye Büyük Millet Meclisimizin reisi idi.
...kimdi bu suçlu sandalyesine oturtulan Kazım Karabekir Paşa? Bütün ömrü, devlete, millete, orduya hizmetle geçen faziletli bir komutan! Resmî ve özel hayatında hiçbir gölge bulunmayan dürüst bir devlet adamı! 31 Mart Ayaklanması üzerine yürüyen Hareket Ordusunun, genç Erkani Harbi. 1910 Arnavutluk İsyanı'nın bastırılmasın da bulunmuş bir komutan. Balkan Harbi'ne katılmış, Birinci Cihan Harbi'ne albay rütbesiyle girmiş, Bağdat ve Çanakkale Cepheleri'nde çarpışmış bir gazi! Van-Bitlis-Muş ve Elaziz Cephesi'nde II. Orduya kumanda etmiş, I. Kafkas Ordusu Kumandanlığına getirilmiş bir paşa! Erzurum ve Erzincan'ı, Rus ve Ermeni ordularından kurtarmış bir kahraman! İran Azerbaycan'ına girmiş bir başbuğ! ...
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.