k

Kişisel gelişim deneme inceleme edebiyat

4 üye
Takip
Eğitim mi önemlidir, Karakter mi?
“Bu konuyu çok iyi örneklendiren bir hikâye vardır: Bir padişah, vezirine sormuş: ‘Eğitim mi önemlidir, karakter mi?’ Vezir düşünmeden cevap vermiş: ‘Karakter, padişahım.’ Vezirinden bunu ispatlamasını isteyen padişah, memleketin her yerine tellallar göndermiş: ‘Duyduk duymadık demeyin! En iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın…!’ Vezir bir süre sonra en iyi hayvan eğiticisini padişahın huzuruna çıkarmış. Padişah, hayvan eğiticisine sormuş: ‘Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?’ ‘Altı ayda öğretebilirim, padişahım…’ Altı ayın sonunda saray erkânı toplanmış. Eğitilen kedi, elinde tepsiyle servis yaparken, vezirin önüne geldiği zaman padişah tekrar sormuş: ‘Vezir! Eğitim mi önemlidir, karakter mi?’ Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış. Bunu gören kedi, tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış! Tabii altı aylık eğitim de boşa gitmiş.:) Vezir cevap vermiş: ‘Kararım değişmedi. Karakter önemlidir, padişahım.’ Ne kadar eğitimli olursanız olun, karakteriniz menfaatleriniz karşısında tel tel dökülüyorsa, çıkarlarınız için aldığınız eğitimi bir kenara bırakıp tercih ettikleriniz vicdanları sızlatıyorsa ve size insanlığınızı bile unutturuyorsa eğer, siz kocaman bir ‘hiç’sinizdir. Yırtın o diplomaları, bırakın o çok bilmiş lafları ve kendinizi çok önemli görmenize sebep olan o kocaman egoyu unutun. Çünkü siz, diplomalarınızda yazan o süslü kelimelerin karşılığı değilsinizdir. Karakterin barınamadığı bir bünyeye, eğitim asla fayda etmiyor.”
Sayfa 112Kitabı okudu
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
“KALBİ İYİ OLANIN YOLU ZORDUR…”
Yükü ağır olan iyi kalplerin kitabı.. Bu hayatta iyilerin her zaman daha çok üzüldüğünü ve kaybettiğini gördü bu gözler. Haksızlığa uğrayan, ezilen, iyi niyeti suistimal edilen, bir başına bırakılan, hakka hukuka merhamete önem verdiği için zorlanan çok insan gördüm. O zaman ne yapmalı, biz de mi kötü olalım? Tabii ki hayır. Bu kitabı okumalıyız.
Kalbi İyi Olanın Yolu Zordur
Kalbi İyi Olanın Yolu ZordurMiraç Çağrı Aktaş · İndigo Kitap · 2024186 okunma
Reklam
“Çöp Kamyonu Kanunu”
“Ne demişti Hz Mevlâna: ‘Sorunun kendinde olduğunu anlamayan insanlar, çözümü başkalarının huzurunu bozmakta bulur.’ Kurduğum diyaloglarda bir insanın karakterinde bu çöp kokusunu alınca, anında uzaklaşmayı tercih ediyorum. Aşağıdaki hikâyede demek istediğimi anlayacaksınız diye umuyorum: Yazar David J. Pollay bir gün trene yetişmek için bir taksiye biner. Taksi sağ şeritte ilerlerken, siyah bir otomobil park yerinden aniden önlerine çıkar. Taksi şoförü hızla frene basınca, aracın içinde savrulurlar, son anda taksi diğer araca çarpmaktan kıl payı kurtulur. Neredeyse büyük bir kazaya sebep olacak aracın sürücüsü, başını camdan uzatıp taksiciye kızmaya başlar. Ancak sonrasında yazarı şaşırtan şey şu olur: Aslında kızmakta taksi şoförü haklıyken, taksici sürücüye gülümseyerek el sallar, dost canlısı bir yaklaşım sergiler. Bunun üzerine yazar, ‘Bunu neden yaptın? Bu adam bizi öldürebilirdi!’ diye sorar. İşte o zaman taksici yazara, “Çöp Kamyonu Kanunu” olarak adlandırdığı şeyi söyler. Der ki: ‘Çoğu insan çöp kamyonu gibidir. Etrafta çöp, öfke, hayal kırıklığı, hüsran dolu koşuştururlar. İçlerinde çöpleri biriktikçe, onları dökecek yer ararlar. Ve eğer siz onlara izin verirseniz, çöplerini sizin üzerinize boşaltırlar. Bu yüzden, biri size pislik atmak istediğinde, buna izin vermeyin. Sadece gülümseyin, el sallayın ve yolunuza devam edin. Bana inanın, daha mutlu olacaksınız.’ İstesek günümüzü mahvedecek çok adam buluruz. Ama biz güzel düşünüp güzel yaşamayı seçelim. Bu tür insanları da içlerindeki çöple baş başa bırakalım.”
Sayfa 187Kitabı okudu
Hayatınızda daima Kök İnsanlar olması dileğiyle
“Hayatımıza aldığımız insanlar aktör Tyler Perry’ye göre üçe ayrılıyor: Yaprak İnsanlar, Dal İnsanlar ve Kök İnsanlar. Peki kim bunlar? Gelin tanıyalım: Yaprak İnsanlar: Bu insanlar hayatınızda kısa bir zaman diliminde yer alırlar. Bulundukları bu kısa sürede hayatınıza renk katabilirler ama zayıf insanlardır. Mevsim değiştiğinde onlar da değişir. Bir yerden sonra size tutunamaz, dökülürler, yaprak misali. Dal İnsanlar: Onlar, yaprak insanlara nazaran biraz daha güçlüdür ama gücün derecesi de hayatın en zor, en ağır zamanlarında belli olur. Onlar da zor zamanlarda, işler ağırlaştığında ve zora girdiğinde dayanamayıp kırılır. Yani kaldıramadığı sorumluluğa dayanamaz, kırılarak sizden kopar, dal misali. Kök İnsanlar: Onları diğer iki insan grubuyla kıyaslamak, onlara tamamen haksızlık olur. Çünkü Kök İnsanların gücü, sizi hayatın her mevsiminde taşıyacak güçtedir. Aldığınız her kararda, yaşadığınız en zor anlarda anlayışla karşılar ve sizi taşıyarak yükünüzü hafifletir. Hangi mevkide olursanız olun, her koşulda her zaman sizinle olan insanlardır. Sizinle kök salarlar. Hayatınızda sizi bırakmayacak daima Kök İnsanlar olması dileğiyle.”
Sayfa 169Kitabı okudu
‘Rocky Balboa’ filminden alıntı…
“İşte unutulmaz bir filmin, unutulmaz bir repliği: ‘Dünya her zaman güllük gülistanlık değildir. Acımasız ve kötü bir yerdir bazen. Ne kadar güçlü olduğun önemli değildir. Sen izin verirsen eğer, seni dizlerinin üzerine çökertir ve sonsuza kadar öyle kalmana sebep olur. Sen, ben, hiç kimse hayat kadar güçlü darbe vuramayız. Ama önemli olan ne kadar güçlü vurabildiğin değil. Önemli olan o darbeyi yedikten sonra, ileriye doğru gitmeyi devam edip edemediğindir. Sen, kaç darbe alıp hayata devam edebiliyorsun? İşte kazanmak böyle bir şey. Şimdi ne hak ettiğini biliyorsan, hak ettiğin şeyi al. Ama o darbeleri de almaya hazır olmalısın. Ve birilerini suçlayıp, ‘İstediğim yere gelemedim. Sebebi oydu veya buydu ya da herhangi biriydi’ dememelisin. Bunu korkaklar yapar ve bu sen değilsin. Sen bundan daha iyisin.”
Sayfa 119Kitabı okudu
Osho’nun bir hikâyesi…
“Hadi gelin, şimdi size güzel bir yürekten söz edeyim de biraz içimiz ısınsın ve umudumuz yeşersin: Madam Blavatsky adında bir bayan bir gün Hindistan’a gitmiş. Dünyadaki tüm ülkeleri tek tek ziyaret etmek ve omuzunda her zaman bir çanta taşımak gibi, her yerde insanların dikkatini çeken de garip bir alışkanlığı varmış. Bir otobüste ya da trende yolculuk ediyorsa, elini çantasına götürür, içinden bir şey alıp dışarı atarmış. Her yerde insanlar, ‘Çantanın içinde ne var? Atmaya sürdürdüğünüz şey nedir?’ diye merak eder sorarlarmış. İnsanlar, içinde ne olduğunu görmek için çantasını karıştırırlar ve içinde sadece çiçek tohumu taşıdığını görmüşler. Madam yolculukta dışarı çiçek tohumları atarmış meğer. Biri çıkıp, ‘Siz deli misiniz? Kimbilir ki bu tohumlardan çiçek açacak mı ki?’ diye sorsa da, o da, ‘Bunun için endişelenmiyorum. Tanrı onunla ilgilenir. Eğer tohum toprağa düşmüşse, çiçek açma ihtimali vardır,’ diye karşılık verirmiş. İnsanlar, ‘Çiçeklerinizi görebilmek için buradan bir daha geçip geçmeyeceğinizi kim bilebilir,’ diye sorarmış. Kadın da, ‘Hiç fark etmez. En azından bir insanın çiçeklere bakıp onları görmekten mutlu olması fikri bile, benim kalbimi mutlulukla doldurur,’ dermiş. İhtimaller denizinden iyiliği seçen ve bu konuda gayret eden bir yürek, nasıl da güzel, nasıl da özel.. Peki biz? Yaşadığımız hayata ne kadar iyilik tohumları serpebiliyoruz? Kaç insanın hayatını çiçeklendirebildik? Bugün kaç kişiye gülümsedik, her gün üzerinde yürüdüğümüz topraklara biz kaç tane çiçek tohumu ektik?”
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.