"Çoğumuz dünyayı dolaşıp herkesle tanışamayız,
bütün şehirleri göremeyiz. Bunun için zamanımız, paramız ve bu kadar çok
arkadaşımız yoktur. Aradığın şeyler, Montag, dünyada, fakat vasat bir insan için
onların yüzde doksan dokuzunu görmenin yolu kitaplardan geçer."
İçinden bütün bir dünya, büyü dolu, zengin bir dünya yaratabilen, yepyeni bir nesneydi, insan bir çırpıda çevresindeki bütün iğrençlikleri unutuyor, kendini öyle zengin, öyle rahat, öyle serbest, öyle iyi... hissediyordu ki...
(...) çünkü itiraf etmeliyim ki ben bir kitaba gömülünce, büsbütün başka yerde olurum, metnin içinde... şaşakalır, hayallere dalar, daha güzel bir dünyaya, gerçeğin tam içine girerim. Her gün, günde on kez kendimden bu kadar uzaklara gidebilmiş oluşuma hayret ederim. Böylece yabancılaşmış, kendimden uzaklaşmış, derin düşüncelere dalmış olarak, sessizce evime dönerim; sokakta yürürken, o gün bulduğum ve çantama koyduğum kitapların akıntısında yitmiş olurum, tramvaylardan, otomobillerden, yayalardan kaçınırım, farkında olmadan yeşilde geçerim, yolda yürüyenlere ya da sokak lambalarına çarpmadan, bira ve kir kokarak ilerlerim, ama gülümserim, çünkü çantamda, hakkımda henüz bilmediğim şeyleri hemen o akşam açıklayacaklarını beklediğim kitaplar vardır.