Mesnevî'de şöyle denilmiştir:
“Göklerin damlarına çıktıktan sonra
Merdiven araman anlamsızdır
Parlak ayna saf ve cilâlı bir halde iken
Onu cilâlamağa kalkışmak cahilliktir
Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra
Mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir”
أَفَلَا يَتُوبُونَ إِلَى اللَّهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ ﴿٧٤)
74. Hâlâ Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayan ve esirgeyendir.
(Mâide Sûresi, 74.âyet-i kerime)
Bil ki, Muhammed (a.s.)'ın ümmeti ona tabi olmasının gereği olarak ilâhî cezbe ile, Hak yoluna girmişlerdir. Cezbenin yönlendirmesiyle bu yola girdikleri için vusul ve vuslat delilleri onlardan başkaca delil getirme külfetini kaldırmıştır.
Nitekim Şibli (k.s.) hazretleri'nin hâli buna örnektir. O, Hakk'a vâsıl olduktan sonra kitaplarını su ile yıkamış ve bunu yaparken de kitaplara şöyle demiştir: "Siz ne güzel delilsiniz. Fakat ben maksada vasıl olduktan sonra artık delil ile uğraşmam anlamsızdır."
Ey en büyük Peygamber!
Seni, sana layık bir tarzda nasıl övebilirim? Ey bütün yaratılanların Nebisi! Sana selâm. Senin ashâbına ve Senin izinden gidenlere, Sana bağlananlara selâm.