Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Gökhan Özcan'nın pazartesi perşembe köşe yazılarını bu gönderinin altında paylaşmayı düşünüyorum inşallah, bugünden başlayalım. Nefs sözünü sinsice söyler! Hayata, başka insanlara karşı bir şeyler söylerken, freni boşa almak adetimiz oldu. Buna karşılık, kendimize bakışımızda ayağımız hep fren pedalında. Kendimize kıyamıyoruz hiç,
Reklam
“Türkiye'de "Onlar yiyeceğine ben yiyeyim" diye hareket eden insanların hepsi asaletini kaybetmiştir. Çünkü aslolan yememektir.” İsmet Özel
Yok oluyorum yavaş yavaş, varlığımı hissettirmeden, göz göze gelmeden yok oluyorum. Bir demet güle muhtaç kalmadan gidiyorum. Ne zormuş geride yaşanmamış anılar bırakmak, ne zormuş yaşamış gibi hatırlamak ve ne kadar zormuş kalbinde yaşamak. Sevgilim.. Gülüşü, dünyamı saran sevdiğim. Bu mektup sana, bu mektup bize. Bir bir yazdım her şey olmayan hiçlerimizi. Güzeldi köşe başlarında seni izlemek, saçına taktığın her bir çiçek.. Güzeldi ,sensizde olsa kırlarda yeşermek. Sensiz de güzeldi sevmek. Sensiz ve sensizlik. En sadık yoldaşlarım. Yoldayım, her an ne getireceğini bilmediğim bir patikadayım. Bu ne karışık yolculuk böyle. Kalbine tarif gerekiyor sevdiğim. Her köşeden yolcu çıkıyor. Kaç yol var kaç yolcu ağarladın ne yapsam sayamadım. Kübra Nur Gümüş
Zülfü Livaneli’nin yazmış olduğu Rus edebiyatıyla ilgili olan köşe yazısını okumanızı tavsiye ederim. gazeteoksijen.com/yazarlar/aydinl...
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
"Birine güzel bir şey söylediğiniz zaman ölmüyorsunuz ama o yeniden doğmuş olabiliyor, Kötü bir şey söylediğinizde göğe ermiyorsunuz, ama o yerin dibine geçebiliyor, kısaca özetlemek gerekirse, nezaket kimseden bişey eksiltmiyor."
Reklam
Murat Bardakçı:
İnancınız vardır yahut yoktur, bu sizin meselenizdir. Kur’an’ı, ezanı, âyinleri, vesaireyi kendi başınıza veya kendi aranızda canınızın istediği dilde, Arapça, Türkçe, hattâ Japonca, Çince yahut Hotanto lisanında bile okuyabilir; semâ niyetine kadın-erkek hep beraber tepinebilirsiniz. Ama bir “Mevlevî mukabelesi” mevzubahis olduğu takdirde bunun bir “zikir” olduğunu unutmadan yüzlerce senelik geleneklere saygı göstermeniz, hele mukabele resmî bir kurum tarafından düzenlenmiş ise, kuralları itina ile tatbik etmeniz şarttır.
Murat Bardakçı:
Unutmamamız ve bilmemiz gerekir: “Mevlevî âyini” ve “semâ” gösteri yahut eğlence vasıtası değil, adı üzerinde, ibadet kimliği taşıyan bir “âyin”, yani bir “ritüel”dir; geçmişi asırlar öncesine uzanan, gayet sıkı kuralları olan bir zikir...
Murat Bardakçı:
Semâ da ticarî vasıta olmuştur! Defilede, sünnette, konserde, baloda ve durup dururken havaalanında bile semâ edilmektedir; bu organizasyonlara katılan semâzenler birer “döner sermaye”dir. İş turistik hal alıp şipşak semâ edilmesi istenince âyinler kısaltılıp kuşa çevrilmiştir, zira maksat zikir yahut âyin gibi mistik icra değil, Mevlevî Âyini’nden menfaat sağlamaktır.
31 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.