Profil
"'Görev' sözü bana ağır ve sıkıcı gelir. Ben görevlerimi teke indirdim; benim görevim, özgürlüğümü sürdürmek. Evlilik ve beraberinde gelen sahiplenme ve kıskançlık duyguları ruhu köleleştirir. Bu duygular benim üzerimde hiçbir zaman egemenlik kuramayacak. Umarım ne erkeklerin ne de kadınların, birbirlerinin zaaflarının tahakkümü altına girmeyeceği bir zaman gelir, Doktor Breuer."
Sayfa 26 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Ona şunu söylemek, ondan şunu rica etmek istiyordum: Lütfen uzaklaş benden, beni tümüyle bırak ve git! Fakat söylediğim şu oldu: Benimle kal! Benimle kal!
Reklam
Hasta değilim. Sadece öyle sanılmak istiyorum. Dışarı çıkmak, bir yere gitmek, insanları görmek şimdi katlanamayacağım şeyler…
Büyük kuramlar geliştiriyoruz, ruhen uyumlu olmak istiyoruz, her şeyi kılı kırk yararcasına sınamak istiyoruz, ama sonunda başka hiçbir işarete bakmadan anın bahşettikleriyle seçiyoruz birbirimizi.
Ama bütün bunların hepsi boş laf aslında! İki aşık için önemli olan her zaman dünyaya değil, birbirlerine nasıl baktıklarıdır. Mutluluğun ne kadar korunacağı, ne kadar sağlam olduğu veya çıkan ilk sorunda birbirlerini terk edip etmeyecekleri; bu sorular insana daha çok eziyet eder.
Benim onurum için başka insanların endişe etmeleri son derece nahoş ve ben buna alışık değilim. Ayrıca onur kırılgan bir şey olabilir, ama ben değilim!
Reklam
68 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Tutkular mı daha derin yoksa deniz mi?
Uzun betimlemeleri olan, insanın içine tatlı bir sıcaklıkla dolduran duyulara yer açan , imkansızlığın veya zorluğun insanın direncini kırmayarak , duygularını yatıştırmak yerine alevlendiren ve farkettirmeden oluşan bir duygu seline dalıyoruz. Yazarımızın bir çok ünlü düşünür ve yazarı etkilediğini düşünerek ve Nietzsche’yi geri çevirişini duyduğum an ilgimi çekmesiyle başladığım kısa bir öyküsü oldu. İnsan hayatını bir kaç gününe sığdırdığı duygu patlamalarını sakin ve huzurlu bir yolculukla başlayıp , o duyguları ilk kez hissettiren genç kızımızın renkli dünyasına ve saflığına hayran olan dokturumuzun hislerini okuyoruz. İlk başta dostluk gibi gelsede dokturun bakışlarındaki derinlik ve sözlerindeki tecrübelik beni etkiledi. Kızın son anda herşey elinden kayınca açığa çıkardığı hislerinin farkına vardı. Bence gayet akıcı , güzel ve uzun betimlemelerle dolu hayat ve aşk konusunda tecrübeli ve tecrübesiz iki karakterin paylaşan bir deniz yolculuğundaki serüveni okuyoruz . Yazarımızın kadınların karşısında belirecek erkekleri onları tutsak ederek adeta canavarca oluşu ve kadınların aşk girdabına girdiği an dipsiz bir kuyuda kendini bulacağı konusunda olan anlatımı açıkcası o döneme göre etkileyici bir düşünce tarzında kaleme aldığına inanıyorum . Ne yazık ki bazen bazı insanlar sizi bir dipsiz kuyuya atıp orada tutsak edebilir. Bu metaforu mutsuz ve kadın hakimiyetinin ağırlığının az olduğu bir metaforla bağdaştırdığına inanıyorum. Okumanızı önerdiğim kısa ve tatlı bir hikaye.
Volga
VolgaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,652 okunma
70 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Aşk’a boyun eğilir mi ?
Bir Rus kızı olan Feniçka Avrupa’da eğitim hayatını sürdürmektedir ve gayet mütevazi ve kapalı giysilere bürünmektedir . Bu haliyle Paris gecelerinde dolaşırken pek dikkat çekmediği ama bizim Casanova vari hareketlerde bulunan Max Werner’ in daha sonralarda ilgisini çektiği aşikardı. Uzun bir gece ve sohbetin ardından eve dönüş yolunda eşlikçisi olan Max , Feniçka’ya olan tutkusuyla , şehvetine kapılıp yanlış bir harekette bulununca aralarındaki oluşan bütün sıcaklığı kaybetti. Kader tekrar ağlarını örüp iki insanı bu sefer Feniçkanın yurdunda Rusya da birleştirdi ve aralarında güzel bir arkadaşlık ve etkileyici sohbetlerin var olduğu bir döneme imza attı. Salomé ‘ nun yarattığı etkileyici , sağlam ve bağımsız kadın karakterini okuyoruz . Aşık olsada kendi egemenliğini yitireceği düşüncesiyle sevgisinden vazgeçen bir kadın . İnsanların onun hakkındaki düşüncelerinden bıkmış , kendi doğrusunu başkalarının yanlışından ayırmış bir karakter. Okurken konuşmaların etkileyiciliğinden ve Werner’in Feniçka’ya olan bakışlarının derinliğinden etkilendiğimi söyleyebilirim.
Feniçka
FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,7bin okunma
Lou Andreas-Salome Feniçka
"Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki," diyerek şaşkınlıkla ona baktı kız. "Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır."
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Salomé,
Bağımsızlığını sonuna kadar korumak ve erkeklerle bir tür zihin kardeşliği yaşamak istemiştir. Otuz altı yaşındayken bir araya geldiği yirmi bir yaşındaki şair Rilke'yle yaşadığı aşka kadar da bu böyle devam edecektir.
Sayfa 16 - Rilke :")Kitabı okudu
Reklam
‘Ergenler ilginçtiler kuşkusuz; insan olarak dişi olarak,ergen olarak ilginçtiler ve başlı başına bir dünyaları vardı, fakat kompozisyon ödevlerine bunlardan hiçbir şey sızmamıştı. Şaşılacak bir şey yoktu ki ! Dünyanın bütün kitaplarında durum aynı değil miydi sonuçta ? Gerçek yaşamın en küçük kesiti bile binlerce kar daha zengin, daha bilgilendirici değil miydi ? '
Nietzsche, Lou'ya olan tutkusuyla hem kötü hem de tepkisel, akılsızca davranmıştır. O da tıpkı herkes gibi "insanca, pek insanca" duygulara kapılmıştır.
Sayfa 208Kitabı okudu
"Hayattan aldığım bu lokma çiğnediklerimin arasında en serti çıktı," diye yazacak ve ekleyecektir: "Kendini aşmanın her safhasından geçiyorum". Hayattan aldığı Lou Salome lokmasını yutabileceğinden emin değildir.
Sayfa 208Kitabı okudu
Lou'nun Nietzsche'yle ilk buluşmasından sonra yorumu, "derin bir iç dünyaya sahip" yalnız bir adam olduğu şeklindeydi. Nietzsche yine patavatsızlığıyla ona hemen evlenme teklifi etmeye karar vermişti.
Sayfa 204Kitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.