Lütfi Bergen'in Yazısından Alıntı

Profil
Yazmak, yazar, yazar olmak..
Yazmak, bir yaşamak eylemidir. Meslek değildir (meslek olarak bu meşguliyete intisap edenler vardır). Yazmak, bitmeyen uğraştır; tatili, yıllık izni yoktur. Gece uykunun en derin evresinde bir kelime sizi uyandırıp not almaya zorluyorsa, yazarsınız demektir. Yazar, öncelikle "çilekeş bir okur"dur. Yazma eylemi, okuma eylemi olmadan düşünülemez. Yazar, akşam yiyeceğine vereceği parayı kitaba vererek doygunluğa ulaşan biridir. Bir anlamıyla yazar, karnı aç, elbisesi yıpranmış zahit biridir.
Muhafazakâr kesim seküler kesimden farklı bir iktisadî yol tutamadı. Tasarruf yapamadılar. Böylece ticari sahada oyuncu olamadılar. Muhafazakârlar evlatlarını doktor, hukukçu olsun istediğinden ticaret, zanaatkârlık, çiftçilik son 40 yıldır "aşağı" görülüyor. Muhafazakârlar "okuyarak" İslâm Medeniyeti tesis edeceklerini düşünüyor. Bu hayret verici bir "gelecek vizyonu"dur. Fârâbî, Katip Çelebi okuyan bu İslâmcı kadro, iktisadî sahada oyuncu olunmadan medeniyet kurulamayacağını nasıl görmez? Muhafazakâr-İslâmcı aydın "Rızkın onda dokuzu ticarettedir" hadisini okuduğu halde, medeniyet tasavvurunu öğrenci kitlenin üstüne yükleyerek büyük bir yanılgıya düşmüştür.
Reklam
Türkiye'de Gıda Sorunu
Gıda meselesi bir milletin varlık hamlesidir. Kâtip Çelebi'ye göre bir milletin üreten nüfusu dört meslek zümresi kurmalıdır. Bu husus "iktisadî adalet"in beşerî yapısıdır. Kâtip Çelebi'nin korunmasını isteği meslekî zümrelerden ikisi: a) Tarım nüfusu, b) Esnaf-zanaatkâr-tüccar nüfustur. Bu iki kesim birbirine muhtaçtır. Ülkelerin pazarları bu iki meslek zümresinin iktisadî faaliyeti ile şenlenmektedir. Türkiye'de halkın kent rantına heves etmesi, gençlerin iktisadî geleceklerini "tarım ve ticaret" dışında inşa etmelerine neden olmuştur. Kentleşme süreci ticarette ve tarımdaki insan kaynaklarını emmektedir. Kentleşmenin getirdiği iç-göç nedeniyle konutlar tek maaşla alınamayacak fiyatlarla satışa sunulmaktadır. Tarım ve ticaret "aile birlikleri" ile yapılabilirken, kentleşme aileleri dağıtmakta ve bu da konut açığını büyütmektedir. Pandemi nedeniyle uygulanan karantinada kentler konut fazlası vermiştir. Konut açığının üniversitelerle ilişkisi bulunmaktadır.2050’de tarımda insan bulmak imkansız olacaktır. Gıdasını kendi üretemeyen bir toplum açlığa mahkûmdur.
İnsan - Hayvan - Ölüm - Mutluluk:
Mutluluk ve haz hiçbir zaman süreklilik arz etmez. En başta ölüm, haz ve mutluluğun sürekliliğini keser. İkinci olarak yaşlılık ve sağlığın kaybedilmesi mutluluğu kaybetmenin nedenleri arasındadır. Mutlu olmak için başkalarına muhtaç olması insanı hayvandan ayırır. Hayvanlar ölüme hazır varlıklardır; onlar yaşlanarak ölmek için yaratılmamıştır. Hayvan ölümü beklenmedik zamanda ve trajiktir. İnsanlar ise yaşlanarak ve acizliğe düşerek ölüme hazırlanır. Hayvanların yaşlanarak ölmesi onların insanlar tarafından kafeslenmesiyle ortaya çıkar. Hayvanlar başka hayvanların besinidir. Tabiat gerçekte etoburdur. Toprak dahi et yer; cesed yiyicidir. Yaşlanarak ölmek insan varlığının kutsal (dokunulmaz) olmasının tabii neticesidir. Dolayısıyla ölüm duygusu mutluluğa izin vermez. İnsanın mutluluğa erişmesinin tek yolu erdemli yaşamaktır. Bir toplumun genel nüfus ortalaması yaşlanmışsa onun için mutsuzluk başlamıştır. Yaşlılık başkasına olan ihtiyacı büyütür. Başkasına muhtaçlığı artan bir toplum kendi işini göremediğinden daha genç başka bir topluma servetini miras bırakarak ölür. Bir toplumun değerlerini muhafaza etmesi nüfusunu genç tutmasıyla mümkündür. Toplumlar ölümlüdür. Hayvanlar ölüm karşısında insandan daha "uyanık" ve "hazır" durumdadır. Hayvanlar ölüme giderken dahi "mutlu" olabilir. İnsan ise ölüm karşısında saadetini yitirir. Varlığı bilge kılan şey ölüm karşısındaki tavrıdır.
2021-LGS Sonrası:
Üniversiteler meslekleri açtıkları bölümlerle belirliyor. "Ülkenin hangi mesleğe ihtiyacı var?" meselesinden uzak bir yaklaşımla (ilimler tasnifi ile) hareket ediyor. Öğrenci sınav sürecinde şu soruyla muhatap oluyor: "Hangi üniversiteyi ve hangi bölümü seçmeliyim?". Oysa öğrencinin üniversiteye soru sorması