Dinî açıdan bakıldığında ise Hz. Süleyman'ın (aleyhisselam) mirasına sahip çıkmaya layık olanlar işgalci siyonistler ve onların kendilerine toplumsal destek oluşturmada istismar ettiği yahudiler değil Müslümanlardır. Çünkü her şeyden önce Müslümanlar, Hz. Süleyman'ın (aleyhisselam) bir peygamber olduğuna inanırken yahudiler onun peygamber olduğuna bile inanmaz. Üstelik Hz. Süleyman'ın (aleyhisselam) inşa ettiği mabet de bir Siyon mabedi veya Süleyman heykeli değil yine bir mescit yani Mescidi Aksa'ydı. O da bu mescidi kendisinden önce yine tevhit davetinin bir dinî merkezi olarak inşa edilmiş mabedin yerine inşa etmişti. Yani orada yine bir mescit vardı ki onun fonksiyonu da bugünkü Mescidi Aksa'nın fonksiyonundan farklı değildi. Tıpkı Hz. İbrahim'in (aleyhisselam) Allah'ın işaretleriyle Mekke'deki Ka'be'nin yerini tespit edip onu maksadına uygun bir şekilde yeniden inşa etmesi, Hz. Muhammed'in sav içindeki putlardan arındırarak tevhit davetindeki fonksiyonunu muhafaza etmesi gibi.
Aslında tarihi ve kültürel mirasın korunmasıyla ilgili uluslararası hukuk açısından, geçmişte var olduğu söylenen bir binayı yeniden inşa iddiasıyla, insanlığa mal olmuş bir eseri ortadan kaldırmaya kimsenin hakkı olamaz. Yok edilmesi istenen eserin dünya nüfûsunun en az beşte birini oluşturan dinî kitle tarafından kutsal bilinen mabet olması durumunda böyle bir girişim bu kitleye savaş ilanı anlamı taşır. Yerinde daha önce başka bir mabet bulunduğu iddiası asla böyle bir eseri ortadan kaldırmanın gerekçesi olamaz. Böyle bir iddianın gerek dinî ve gerekse tarihi kaynaklara dayanan bir delilinin bulunmaması durumunda ise hiçbir geçerliliği olamaz.
Bundan daha kötüsü olur mu dediğimiz
Daha beterini yaşayıp
Ama hiçbir şey hissetmediğimiz
Artık duygusuzlaştığımız bir zamandayız
Ben insanlıığımdan utanıyorum
Hiçbir şey yapmaktan
Sadece üzülmekten utanıyorum
Allah'ım yardım et demekten başka
Elimizden bişey gelmiyor
Belki de yardım etmek için bile nasibimiz yok bu kadar acziyete nasıl düştük
Nasıl sesimiz kısıldı neden hiçbir şeye gücümüz yetmiyor bazen aklım almıyor
Yaşamak sadece var olmak değil ki
Bu varoluşun bedelleri var
Sadece kendin için yaşamak dünyanın en duygusuz hali hiçbir işe yaramıyor
Varoluş gayesinin anlamını yitiriyor
Bir gaye için varoldu insan
Lakin bunu hep unutuyor...
Israili korkutan davaları uğrunda baş koyan, canlarını Allah (cc) a satan ve ölüme aldırış etmeden kendini feda eden gençlerdir.
Onlar biliyorlarki;
"Demiri körelten ancak demirdir"...
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerin diyordu bir ses
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin