Muhabbettir acıyı tatlı yapan, kirleri arındıran, dermansız dertlere şifa olan. Muhabbettir padişahları kul yapan, zindanları gül bahçesine çeviren, karanlık evleri aydınlatan, nurlandıran. Muhabbettir narı, nur yapan, üzüntüleri kederleri neşe yapan, sevinç yapan. Hastalıklar şifa olur sıhhat olur, muhabetten kahır rahmet olur. Her şey muhabbetten.
Her gelen seni sevmez ama seni seven de senden kolay kolay gitmez.
Hakikatli bir bağı olan gitmeyi yarım bırakmayı değil kalmayı birlik olmayı bütün zorlu yolları ve yokuşları birlikte yürümeyi seçer..
Cenab-ı Hakk'ın mâsivasına yapılan muhabbet iki çeşit olur. Birisi, yukarıdan aşağıya nâzil olur. Diğeri, aşağıdan yukarıya çıkar. Şöyle ki:
Bir insan, en evvel muhabbetini Allah'a verirse onun muhabbeti dolayısıyla Allah'ın sevdiği her şeyi sever ve mahlukata taksim ettiği muhabbeti, Allah'a olan muhabbetini tenkis değil, tezyid eder.
İkinci kısım ise en evvel esbabı sever ve bu muhabbetini Allah'ı sevmeye vesile yapar. Bu kısım muhabbet, topluluğunu muhafaza edemez, dağılır. Ve bazen de kavî bir esbaba rast gelir. Onun muhabbetini mana-yı ismiyle tamamen cezbeder, helâkete sebep olur. Şayet Allah'a vâsıl olsa da vusulü nâkıs olur.