Halil İbrahim Sofrası’nda bencilleşme evrimimizi, Gülpembe’de ölümün acısını, Kol Düğmeleri’nde ayrılığın hasretini, Dönence’de umudu, Dağlar Dağlar’da sevdanın sınırlarını, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’da “Barış söyler kendi bir ders alır mı?” diyerek iğneyi kendisine batıran bir ozan.