n

Nerde O Eski Ramazanlar

Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Diş Kirası’...
Osmanlı döneminde iftara çağırılan davetlilere, iftar davetinden ayrılırlarken bir hediye vermek adetti. Bu iftarlarda misafirlere ve özellikle yoksullara yemekten sonra ‘Diş kirası’ adıyla para ve çeşitli hediyeler dağıtılırdı. Bazı kaynaklarda, Fâtih Sultan Mehmed’in vezîriâzamı Mahmud Paşa’nın tertip ettiği ziyafetlerde, pilâv içine altın paralar koydurduğu ve bu paralara yemek sırasında onları bulanların sahip olduğu da belirtilmektedir. ‘Diş kirası’ kelimesinde de bir incelik var; Ev sahibi bununla; “Misafirim oldunuz, benim sevap kazanmam için siz eziyet çektiniz, dişlerinizi yordunuz, yani biz sizin dişinizi kiraladık, bu da sizin dişinizin kirası olsun." demek isterdi... (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı İftarlar...🤲🏻
Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Sadaka Taşı’...
Eskiden Ramazan akşamlarının teravih sonrasında varlıklı müslümanlar camilerin en kuytu köşelerinde duran ‘Sadaka taşına’ (içi oyuk mermertaş) yönelir, servetinden o yıl yoksullara ayrılan meblağı kimseden habersiz sadaka taşına bırakırdı. Gece yarısından sonra sadaka taşının etrafındaki kandiller söndürülürdü. Etraf karartılırdı ki, yoksul müslümanlar aynı taştan ihtiyacı kadar alabilsin, kimliği deşifre olmasın. Ne alan vereni bilirdi, ne veren alanı.. (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı iftarlar...🤲🏻
Reklam
Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Zimem Defteri’...
‘Zimem Defteri’; borçluların borçlarının yazılı olduğu defter demekti. Günümüzdeki adıyla veresiye defteridir. Eski Ramazan günlerinde zenginler, hiç tanımadıkları bakkal, manav vb. dükkânlarına girer, onlardan ‘Zimem defterini’ çıkarmalarını isterdi. Buradan rastgele müşterilerinin hesabını kapatırlar, “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” der, çeker giderlerdi... (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı iftarlar...🤲🏻
Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Teravih Şerbeti’...
Eski Ramazan gecelerinde Teravih namazından sonra halka ‘bal şerbeti’ ikram etmek adettendi. Gül suyu ve hakiki bal karışımıyla imal edilen bu Ramazan şerbeti, daha çok cami önlerinde dağıtılırdı. Bu geleneğe ‘Teravih Şerbeti’ adı verilirdi. Hatta bunun için vakıflar kurulmuştu. Şayet Ramazan ayı yaza rast gelmiş ise, şerbetlerin içine kar atılıp soğutulur öyle ikram edilirdi... (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı iftarlar...🤲🏻
Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Narh Defteri’...
Eskiden Ramazan ayının yaklaşmasından dolayı yiyecek ve eşya fiyatlarının zamlanmaması için devlet tarafından sabit fiyatlar belirlenirdi. Bu fiyatların kaydedildiği deftere de ‘Narh Defteri’ ismi verilirdi. Tüm bakkalara ve esnaflara iletilen bu defterler sayesinde Ramazan boyunca yoksul ailelerin de uygunca alışveriş yapabilmesi sağlanıyordu. Çünkü defterdeki fiyatlar bu aileler için özellikle düşük tutuluyordu. Böylece fırsatçılara izin verilmiyordu... (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı iftarlar...🤲🏻
Unutulan bir Ramazan geleneği: ‘Darü’l-Tabak’...
‘Darü’l-Tabak’ (Türkçesi ‘Ziyafet Evi’) geleneği eskiden Ramazan ayında bilhassa İstanbul’daki zenginler tarafından icra edilirdi. Ev sahibi üç ayrı sofra kurardı; biri erkeklere, diğeri hanımlara ve son olanı da çocuklar ve davetsiz (Tanrı) misafirleri için. ‘Darü’l-Tabakların’ kapıları her daim açık bırakılırdı ki ihtiyaç sahibi kimseler hiç sormadan çekinmeden içeriye girip karınlarını doyurabilsinler.. Ayrıca bir diğer Ramazan sofrası uygulaması da şöyleydi: Eve gelen misafir, zengin/yoksul farketmeksizin, girişte bulunan küfeden üzerinde bir ayet adı (örn. Yasin / Bakara sofrası) yazılı olan tahta kaşıktan alır, aynı ayetin adının yazılı olduğu sofraya otururdu. Bu sayede herkes kısmetince tanımadığı birilerinin yanına oturtulur, yeni dostluklar da kurulurdu... (
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı
kitabından) Hayırlı iftarlar...🤲🏻
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.