İyice sıfıra yaklaştı hayat
Saatler kırık
Ben sana döndükçe küçülüyorum
Sen bana döndükçe yangın ve keder
Var mısın seninle çağın kalbinde
Akasya çiçeği bulalım yine
Bir çeşme başında yapraklarına
Soralım : Mazur mu o kara gözlü
Sarıyı bilmeyen münzevi bahar
Köklerini unutturan böcekler
Kemirmiş yıllarca kılcallarını
Tenha ve ölgün
Şimdi yollarında uğrular bekler
Ses geldi yapraktan : Güneş yok artık
O eski tohumlar yaradır şimdi
Toprak kavruluyor, su alev alev
Asya'nın çiçeği karadır şimdi
sana küskün, o uçsuz bucaksız soylu vatan
batırdın hiç batmayan güneşi toprağında
oysa bir gül aşkıdır yine kalbinde yatan
yollara düş, bul O'nu yitirdiğin bağında
sen ey bahar elçisi, sen ey kutlu güldeste
senin için cansızlar bile canından geçer
gölgeler şehrinde gül, kimseye kalmayacak
öteler şehrinde gül, bir daha solmayacak
bir Latin çiçeğine aldandı bakışların
akreplere sevdalı neyin varsa dumanlı
nerede o her yanı gül kokan nakışların
nasıl bir âfet ki bu, feryâdın bile kanlı