Kitap Cihan harbinde Ruslara esir düşen Nurullah hocanın dedesinin (Bekir) hayat serüvenini ele alıyor. Bekir hastalıklarla boğuştuğu bitmek bilmez bir esaret yolculuğuna çıkıyor, babasının cesedini vagondan atılması üzerine tarifsiz bir acı başlıyor onun için. İki yıl boyunca günde sadece yarım ekmek, suyla Sibirya soğuklarında çalıştırılan zor şartlara dayanamayıp ve donarak şehit olan onlarca Müslüman... Esir kampı sonrasında zengin bir Rus'a köle olarak satılması ardından esaret hayatının ikinci serüveni başlıyor. Defalarca süikaste uğruyor. Allah'a onan inancını ibadetlerini aksatmadan dilinde hep babası Ali Bey'in ''Şüphesiz ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır'' ayetini kalbinden bir an olsun çıkartmıyor. Onlarca sıkıntıya rağmen imanı sürekli abdesti olması ve duaları onu belalardan koruyor. Ruslar üç kutsaldan birinin onu koruduklarına inanmaya başlıyorlar. Zor günleri geride bırakan Bekir nahiyenin zengin ve ailenin tek kızı olan Tatyana ona aşık oluyor, tabi bu aşk karşılıksız değildir. Kızın babası ona bütün malını vererek kızımla evlen teklifinde bulunuyor. Sizce Bekirin hayat hikayesi bundan sonra nasıl devam etti devamını soru olarak kalsın merak edip araştırıp, okumak isteyenler için :)
Not: Nurullah hocayı çok sevsem de kitapta eleştirdiğim noktalar oldu, buna rağmen çok güzel bir eser, esere kurmaca bir roman olarak değilde bizzat o topraklarda büyüyen biri olarak, ülkemizde geçmişte yaşanılan acıların gerçekliğini tüm çıplaklığıyla anlatan bir bakış açısıyla okumanızı tavsiye ederim.