o

Osmanlı Devleti

İstanbul’da; “Şehzade Camii huzuru/ huşusu diye bir şey var..🕌 ♥️
Osmanlı, fethettiği topraklara adaleti götürmüş, bu yüzden fethettiği toprakların milletlerinden teveccüh görmüştür. İnsanlar o dönemde kendi rızalarıyla Osmanlı buyruğuna girmekte ve bu adil devletin bir tebaası olmak istemekteydiler. Günümüzde bile eskiden Osmanlı'nın yönettiği fakat şimdi elimizde olamayan topraklardaki insanlar Osmanlı'nın bu adaletini özlemle yad etmektedirler. Çünkü Osmanlı "Hak kuvvette değil; kuvvet haktadır." ilkesiyle hareket etmiş, hüküm sürdüğü yerleri idare etmiştir. Bugün Ortadoğu'da huzur bir türlü sağlanamazken bu topraklar ve tüm Osmanlı mülkündeki insanlar huzur içinde ve kardeşçe yaşamıştı.
Reklam
Osman Bey’in, ölüm döşeğinde iken Orhan Bey’e vasiyet ettiği rivayet edilen şu sözler de onlardaki din anlayışını açığa vurucudur: “Senden dileğim, zulüm ve fenalığa iltifat etmemektir. Dünya’yı doğrulukla şenlendirmeli ve benim ruhumu da harplere devam ederek şad eylemelisin. Şer’i hükümlerin intizamla yapılması için ilim adamlarına hürmet et. Asker ve mal ile gururlanma. Padişahlığın mayası adalettir. Adalet-i Şer’iyeye aykırı şeylere heves etme. İstediğimiz Allah dinidir. Yoksa, dünya padişahı olmak için kuru mihnetlerle kavga etmek maksadını gütmüyoruz. Ben yalnız din maksadıyla hareket ettiğim gibi, senin de bu maksatla benim yolumda gitmen yaraşır. Yardım ve inayetin yabancısı olan padişah için “Saltanat” adı efsane kalır. Allah’ın lûtfuna yakın olmak için, sen de gece gündüz reayayı korumaya çalış.”
İspanya zulmünden kaçan Yahudilere Osmanlı Sultanı II. Bayezid'den başkası sahip çıkmamış ve onlara gemi göndererek katliamdan kurtarmıştır. Müslüman Türk'ün adaleti işte bu yüzden hâlâ dillerdedir. Bu millet kendini Allah'ın askeri olarak görüyor ve bu kutsal görevi yerine getirebilmek için bunu yapıyor.
376 syf.
9/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Gerçekten bir şâheser... Osman Gazi'ye rahmet olsun...
Fazla incelemeye hâcet yok, gönlümden geçenleri diyeyim... Çok akıcı, keyifli bir kitap oldu; Kitabı okurken Osman Beğ'in hissettiği sürûru, çektiği gâmı, sezdiği tehlikeyi, ettiği gazâyı adeta siz de içinizde yaşıyorsunuz, göğsünüzde her daim bir kıpırdama. Düğünde keyifleniyor, cenazede hüzünleniyorsunuz. Fakat bunlardan da ziyade, kocaman bir devlet yangınının, ilk fitillerinin tutuşmasına şahit oluyorsunuz. Bir devlet düşünün ki; cihânın üç kıtasına hükmetmiş; 600 sene ayakta kalmış; bugün herkesin korktuğu ve rağbet ettiği o Amerika'nın tarihi boyunca vergi ödediği TEK devlet; mimarisinden sanatına, edebiyatından ordusuna kadar muazzam bir medeniyet inşaası gerçekleştirmiş bir devlettir OSMANLI DEVLETİ. İşte bu kutlu devletin, ana taşlarını, atılan temellerini, BABASINI anlatmaktadır bu eser. Hakkın, adaletin, kulluğun, yiğitliğin vücûd bulmuş halidir Osmancık, Osman Beğ, Osman Gazi, Osman Gazi Hân... Allah ondan ve onun gazâ yoldaşlarından, babası Ertuğrul Gazî'den, onun oğullarından, bu eseri kaleme alan
Tarık Buğra
Tarık Buğra
'dan ve bu devlet için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizden ebediyyen razı olsun... Devlet Ebed Müddet!
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 201816bin okunma
Rönesans'ın İki Gözüyle
Osmanlı yönetim sistemi hakkında siyaset biliminin babası, Rönesans İtalya'sının parlak diplomatı Machiavelli ilk analizini yapmıştır. ... Avusturya İmparatoru'nun İstanbul sefiri Ogier Ghiselin von Busbecque... "Hükümdarın lütfu ile yönetici olanların yönettiği Osmanlı İmparatorluğu'nun her parçası hükümdarın otoritesine sıkı sıkıya bağlıdır. Böyle bir ülke zaptedilemez. Ancak, edilirse idaresi çok kolaydır. Oysa bir sürü feodal lordun krala kafa tuttuğu bir Fransa kolayca zaptedilebilir. Ama orada tutunmak müstevli için çok zordur." Tarih bu kehanetin tam tersini gösterdi. Fransa gibi ülkeler zaptedilemedi; Osmanlı ülkesi ise 17. yüzyıldan sonra yavaş yavaş erimeye başladı. Ama hiçbir müstevli orada kolayca tutunamadı.
Sayfa 191 - Bu 16. yüzyıl adamlarının fikirlerinin özetidir.Kitabı okudu
Reklam
Mana ve madde aleminin birleşimi Süleymaniye
Her türlü anlamdan soyutlanmış tek başına bir malzeme olarak taş muhakkak ki hayat ve ruhaniyet gibi kavramlardan en uzak ve hatta en nasipsiz malzemedir. Lakin ecdadın elinde bir gönül kadar müşfik ve sıcak hale gelmiş, maddi ve manevi huzur ve sükun arayanlar için Süleymaniye gibi bir melce olmuştur.
Sultanı Tanıyana Konuşma Yasağı
Tebdil-i kıyafet gezmenin de bazı hususiyetleri ve kuralları vardı. Olur da tebdil gezen padişahı tanıyan çıkarsa padişah ile konuşamaz, ona arzuhal sunamaz ve tanıdığımı belli edemezdi. Aksini yapan olursa ağır şekilde cezalandırılmaktaydı. Zira tebdil gezen padişahın yanında korumaları olmazdı ve bu sebeple hayatlarının tehlikeye girmesi söz konusuydu. Misal vermek icap ederse, Sultan Üçüncü Mustafa, sık sık Ayasofya Camii'ne sabah namazını eda etmek için tebdil gidermiş. Bir gün sefaret (elçilik) tercümanlarından biri padişahı tanımış. Sonra da gittiği konaklarda, toplantılarda ballandıra ballandıra padişahı tebdil-i kıyafet, camide gördüğünden bahsetmiş. Fazla zaman geçmemiş ki tercümanın boynu vurdurulmuş. Bu ağır cezada asıl sebep, elçilik gibi yabancı bir devlete hizmet eden tercümanın, sırrı ifşası ve istihbarat zaafı olsa gerek. Tebdil-i kıyafet gezmek, Osmanlı devlet mekanizmasının bizzat kontrolü için büyük ehemmiyet taşımaktaydı. Padişahtan tutun da yetkili devlet erkânına kadar tebdil-i kıyafet ile devlet mekanizması bizzat yerinde incelenmekteydi. Bu sayede, meydana gelen sorunlar hızlıca çözüme kavuşturulmakta, adalet tesis edilmekteydi. Tebdil-i kıyafet uygulaması, 1839 Tanzimat Fermanı ile son bulmuş ve bu kadim gelenek de tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştır.
Kaynaklar: Câbî Ömer Efendi, Tarih, Hazırlayan: Mehmet Ali Beyhan, Ankara, 2003; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Atatürk Kitaplığı, Pertevniyal Valide Sultan Evrakı, (PVS.evr.), 02877; M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1Kitabı okudu
Âmâlimiz, efkârımız ikbâl-i vatandır, Serhaddimiz kal'a bizim hâk-i bedendir, Osmanlılarımız, ziynetimiz kanlı kefendir... Kavgada şehadetle bütün kâm alırız biz, Osmanlılarız, can veririz nâm alırız biz!
Namık Kemal
Namık Kemal
264 syf.
·
Puan vermedi
Tarihin satır aralarından -1
Osmanlı imparatorluğu döneminde, tarihi mirası ilim ile ilgili yapılan çalışmalar hayır ve hasenat ile ilgili yapılan han hamam kervansaraylar, tebaya hizmet için yapılan eserler konu alan hükümdarların mücadelesini konu olan güzel bir tarih bilgisi içeren Eser Tavsiye ederim.
Tarihin Satır Aralarından - 1
Tarihin Satır Aralarından - 1
Tarihin Satır Aralarından - 1
Tarihin Satır Aralarından - 1Ömer Faruk Yılmaz · Çamlıca Basım Yayın · 2011157 okunma
123 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.