Daha önceki çağlarda köleler ayaklarındaki prangadan köle olduklarını anlıyordu. Modern köleler ise kendini özgür sanıyor, çünkü beynine geçirilmiş prangaları göremiyor.
Kendimizi kapsama kapasitemiz doğrudan annemizin bizi kapsama yetisine bağlıdır. Kendi annesi tarafından hiç kapsanmamışsa, bilmediği bir şeyi bize nasıl öğretecektir?
Eski bir masal vardır:
Bir gün uyuyan bir adamın ağzından içeriye bir yılan girer ve midesine yerleşir. Adam uyandığında büyük bir korkuyla anlar Kİ, o zamana kadar özgürce sürdürdüğü yaşam sona ermiştir. Artık varlığı, tamamen yılanın keyfine bağımlı olmuştur. Yılan ise kötü ve baskıcı bir varlıktır. Adam korkunç eziyetlere uğramamak İçin,
Parti adlarının bir önemi yoktur. Özgürlüktür önemli olan. Halk özgürlüğü için başkaldırmaz, direnmez. Bir lokma ekmeğe, bir kaşık çorbaya değişir özgürlüğünü.
"Kimileri aşkın esirlik olduğunu söyler, doğrudur ama bu gönüllü bir esirliktir. Âşık olduğun için özgürlüğünden vazgeçmek seni yüceltir ama sevdiğin birinin yaşamını sınırlamak seni alçaltır. Başkasının hayatını zindana çevirenler, farkında olmadan kendilerini de o duvarların arkasına sokarlar. Çünkü her mahkûmun bir gardiyana ihtiyacı vardır. Asla sevdiğin insanların gardiyanı olma. Ne yaparsan yap, kimsenin özgürlüğünü zorla elinden almasına izin verme; ne yaparsan yap, başkalarının özgürlüğünü elinden alma. Âşık olduğun birine bunu asla yapma!"