Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
"Hadi iyi geceler, benim sinirlerim sizin kadar hassas değil, ben yatıyorum."
Reklam
zombili bili bom
Zombili rüya görüdüm, zombiyi peşime takıp çöl ikliminden kutup iklimine getirince o kar taneleri o zombi mahlukunu insana dönüştürecek diye hesap etmiştik ama sanki olmuyordu gibi... Zombiye diyorum ki, abi bir iki dakika daha karın altında bekle belki etkisini gösterir zombi bana bakıp güldü...
kitap okurken hem çekirdek çitleyip hem müzik dinleyip hem çayımı içmek istiyorum.
Reklam
şeytan bastonuyla çeker seni in oradan
Üfleyip yerdik
Küçükken yaz dönenmlerinde dut ağaçları dutlanırdı. Çocukluk hâli, o dönemde köyde, bağ bahçe bostan gezerdik. Bulduğumuz dut ağacının altına konardık, kimileri ağaca çıkar kimisi dibinde kalırdı. Aklıma geldi yetişemediğimiz dallara odun fırlatırdık, herkes altından çekilir odun fırlatacak kişi hazırlanır ve atardı, isabet ettirilir ve hurraa düşen dutlara atılırdık. O vakit toz toprak olan dutlara sadece bir üfürük ile izole ederdik. Tamamen piskolojik bir sterilize etme şekliydi bu. Belki de çocukluk buydu, dünyanın derdini kederini o dut tanesine konan toz toprak parçacıklarına olan üfleme misali kadar muhattap olmalıydık. Şimdilerde çocukluk diye bir şey kalmadı. Bir çocuk ülke ekonomisini, eğitim sistemini, asgari ücrete yapılan artışı, doğalgaz ve elektiriğe yapılan zamı neden bilsin? Geçen yere düşen dut tanesine tenezzül etmedim, neden mi? Çünkü toz toprak olmuştu.
kendimi kocaman bir profiterolün içinde küçük bir profiterol gibi hissediyorum.
Aklıma geldi çocukken patlamış balon parçacıklarıyla top yapardım. Gözüm sürekli patlamaya hazır balonlarda olurdu. Balon parçacıklarının elastiklik özeliğinden faydalanıp top yapardım, mütiş bir muhendislik. Yukardan aşağa topu bırakırdım, top bıraktığım düzlemde geliyorsa iyi yapmışım demektir. Sağ ya da sola saparsa tekrar baştan daha özenle yapmak zorunda kalırdım, tabi bu test aşamasında topun sektiği yerin de düz bir taban olmasına da dikkat ederdim. Şu an aklıma geldi rengarenk parçacıklar önümde olurdu ben de onları birbirine lahana gibi sarardım. Zor kısmı son ucunu nereye tutturacağımı bilemememdi aslında parmağımın üstünden bir kere geçirtip kalan ucunu da parmağımın altına koyup üzerine şlaks diye bırakırdım. Olurdu ama üzerine çıkıntı gibi kalırdı benim amacım pürüzsüz bir top yapmaktı adeta kusursuz sanki makine yapımı gibi ama tabi yapabildiğim kadar olurdu. Hatırladım şimdi, bir diğer amacım topu mümkün olduğunca en büyük yapmaktı onun için sürekli parça toplardım bazen kardeşimle anlaşıp onun topunu da benimkine eklerdik. Çocukluk işte kapsamlı amacı olmayan çabalar içindeydik, bütün derdim kederim o şey olurdu, bitmeyen bir çalışmaydı hep daha büyük daha güzel yapmaktı amacım. O top ya kaybolurdu ya çözülüp bozulurdu ondan sonra daha başka alengirli şeyler peşinde koşardım. Şu an öyle bir şey kalmadığını gördüm çocukların kendi imkanlarıyla bir şeyleri tasarlamadığını gördüm. Sürekli hazır olana konmak, eldeki fazlalıktan azlığın emeğin değerini bilemiyorlar.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.