Konu ve başlığa bakarsanız öykülerin içeriğini hemen verir. Öykülerdeki olaylar can alıcı, sarsıcı, resmen okuyucuya şiddet uyguluyor. Betimlemelerden çok “OLAYLAR” örgüsü ile yazdığı için tüm hikayeler sarıyor, sarmalıyor, tanıdıklar geliyor gözünüzün önüne kala kalıyorsunuz “OLAYLAR” karşısında. Seni, beni anlatıyor, bizi ve bizleri anlatıyor ama nasıl anlatıyor! Bireyden topluma, toplumdan bireye iniyor. Sihirli öyküler sunuyor.
Şermin Yaşar etkisinden çıkamıyorum. Belkide psikoloji sevdiğim içindir ( bu arada okurken psikoloji ile ilgili kavramlar düşünülmesin ben alt yapısından bahsediyorum). Bizim coğrafyamızı bu kadar iyi analiz edebilen, insanları tahlil edebilen kaç yazarımız var ki?(
Şermin Yaşar okumuş olanlar yorumlara yazar etiketleyebilir.) Bu kitabıda muhteşemdi. Şermin ve kitaplarla kalın Adieu sevgili okurlar.
Deli TarlaŞermin Yaşar · Doğan Kitap Yayınları · 20205,4bin okunma
Ataerkil ya da bir başka deyişle erkek egemen toplumlarda, kadınların özgürlüğünün bastırılması, topluluklarda ikinci plana atılması, sadece çocuk yetiştirmek ve evine bakmakla yükümlü tutulması, kız çocuklarının da doğduğu andan itibaren ebeveynleri tarafından bu misyonda yetiştirilmesi maalesef bazı kadınların ileriki yaşlarda kendilerini eksik, yarım ya da işe yaramaz hissetmelerine, yaptıklarından tatmin olamamalarına ve depresyona girmelerine sebep olmaktadır.
Kadın Kahramanın Yolculuğu kitabı ise, ilk çağlardan itibaren günümüze dek süregelen bu anlayışla yetiştirilen kadınların içinde bulunduğu bu depresyondan kurtulmak ve şifa bulmak için, kadının benliğine, özüne ve içine yaptığı yolculuğu bir takım mitler ve efsaneler eşliğinde bize anlatmaktadır.
Okurken çok etkilendiğimi ve çok doğru tespitlerle karşılaştığımı açıkça söyleyebilirim çünkü bazı satırlarda çalışma hayatım kısaca gözümün önünden geçti diyebilirim. Bir kızın kahramanı her zaman babasıdır. Babaları tarafından cesaretlendirilen ve desteklenen kızlar her zaman başarılı olurlar. Bu yüzden beni her konuda destekleyen, çalışma hayatımda her zaman arkamda olan kahramanım babama teşekkür etmek istiyorum ve her kadının derinlerinde bir yerde hissettikleri ancak isimlendiremedikleri bu duyguları anlamlandırabilmeleri için bu kitabı okumalarını kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitapla kalın...
Erkek, kendi konforunu her zamankinden çok sevmektedir. Çünkü çağımız, sinir zayıflığı ve rahat koltuk çağıdır. Pencereye tırmanmak ve düellolar yapmak için enerji kalmamıştır.
Friedrich Nietzsche hayranlığımı beni tanıyanlar bilir. Ama bu kitabın ismine defalarca rastlamış olmama rağmen, daha yeni okumuş olmam bir ayıp bence. Açıkçası, içeriğini pek bilmediğim için sembolik olarak ismi böyledir diye düşündüm. Nietzsche karakterinin kendisinin yer aldığını bilseydim, bir gün bile beklemez, okurdum. Ama kitapta tek hayranlık duyduğum
Şizofreniye giren birçok kişi dünyanın tümüyle kendisiyle ilgilendiği inancı içindedir. Bu dünya ona aldırmadan var olmayı sürdüren gerçek dünya değil, dışarıya yayılmış kendi iç dünyasıdır.