r
Risale-i Nur
192 üye · 6 yeni gönderiTakip
Risale-i Nur eserleri ve üzerine paylaşımlar.
Yirmi Birinci Söz, Beşinci İkaz
2/3
''Sen isti'dat cihetiyle bütün hayvanatın fevkınde olduğunu ve hayat-ı dünyeviyenin levâzımatını tedârikte, iktidar cihetiyle bir serçe kuşuna yetişemediğini biliyorsun. Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil, belki hakîki bir insan gibi, hakîki bir hayat-ı dâime için sa'y etmektir.
Hakikatlerin ülfet olması
Evet, hakikatlerde ülfet haline gelir.
Risale-i Nur'daki bir yeri çok derin çalışmışsındır, üzerine durmuşsundur ve dersler yapmışsındır. Saatlerce belki günlerce üzerinde durup tefekkür etmişsindir. Ancak daha sonra o hakikat sana ülfet olmuştur. "Bir daha okumama gerek yok. Bu meseleyi zaten biliyorum." deyip ülfet perdesini kalınlaştırmış olursun. Bu perdeyi ancak; ihtiyacını hissetmekle yırtarsın. "Bu risaleyi sanki ilk defa okuyorum. Her okuduğumda yeni manâlar, yeni hakikatler açılıyor. Sanki bana yazılmış ve bana hitap edilmiş." gibi düşünüp öyle devam etmemiz gerekiyor. Bizlerin Risale-i Nur'u devamlı ve sürekli okumamızda bu yüzden kaynaklanıyor işte.
Evet, Cenab-ı Hakkın isim ve sıfatları birbirinden ayrı ve farklı olduğu gibi, bizlere yansıması da o nispette farklı oluyor. Şöyle ki:
Mesela: Kimisi vardır ki Cenab-ı Hakkın Kuddüs ismini daha ziyade yansıtır ve diğerlerine göre daha ziyade dikkat eder. Temizliği her şeyden önde görür ve Kuddüs ismine ayinedarlık eder.
Mesela: Bir başkası diğerlerine göre daha cömerttir ve Cûd ismine ayinedarlık eder. O kişi Cenab-ı Hakkın cömertliğini daha ziyade hissettirip, lisanı hal ile doğrudan doğruya cûd ismine bakar.
Sonra, bir başkası insanlar arasında diğerine göre daha çok kusur örtendir. Biri, diğerine göre daha çok kusur örter ve Settar ismine ayinedarlık eder ve onu yansıtır.
"Ben iyi ders anlatamıyorum ve hitabetim iyi değil." demek onda olan bir kusuru göstermez. Bir medresede, her ismin tecellisi herkeste ayrı ayrıdır. Kürsüdeki kardeşimiz, Alim ismine tecelli ederken, misafirlere çay dağıtan ve ikram eden kardeşimiz ise, Cûd ismine daha ziyade tecelli eder. Bu demek değildir ki, kürsüde olup, ders anlatan arkadaşımız herkesten önde. Kamera arkasında ve perde arkadasında neler neler var. :)
Evet, isimlerin yansıması ve tecellileri birbirinden farklı olsa bile, bu isimler ve sıfatlar ve yansımaları tekbir elden çıkıyor. Yansımalar ve tecelliler farklı farklı, ama aynı yerde. Yani bir'den.
Mahmud Efendi Hz diyor ya:" Medreselerinizin pencerelerini açın, dışarısı hava alsın."
Medreselerinizin bilhassa şu ahir zamanda kıymet ve ehemmiyetini bilin. Hangi şahsı maneviyi temsil ediyorsanız o şahsı maneviyi sonuna kadar savunun. İhya olsun, Mektubat-ı Rabbani olsun, Risale-i Nur olsun, Ruhul Furkan olsun ve hakeza.
Şu zamanda herşeyden ziyade bunlara ihtiyacımız var. Her alanda iyi olucaksın diye bir şey yok. Seni geliştirecek ve terakki edecek hangi eser olursa olsun ona yoğunlaş.
Sanii Zülcelal, kemali rahmetinden böyle insanlara yol gösterecek eserleri sebepler dairesinden insanların anlayışına sunmuştur. Madem ki sunmuştur, o vakit lakayt kalmak akıl kârı değildir. Değer ve kıymet bilmek lazım. Zamanın dehşetini ve zeminin kayganlığını görmek isteyen, başını kaldırması kâfidir.
Yirmi Birinci Söz, Beşinci İkaz
1/3
''Ey dünya-perest nefsim! Acaba ibâdetteki fütûrun ve namazdaki kusurun, meşâğil-i dünyeviyenin kesretinden midir? Veyâhut derd-i maîşetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun?''
Sözler
Evet, hepimizde cüzi veyahut külli dünyayı sevme hissi ve