Bu kitabın kapağını açmadan önce cehenneme açılan bir kapının eşiğinde olduğunuzu bilmelisiniz. İnsan denilen yaratığın bütün kötülüklerini sergiye çıkarttığı bir coğrafyaya, Balkanlara adım atacaksınız. Kadınların beden ve ruhlarının nasıl lime lime edildiğini okurken, iğreneceksiniz. ‘İnsan uygarlığı’ denilen bu barbarlıktan kaçıp, en vahşi
“Bize sadece ‘Baliya’* diyorlardı. Biz Sırplara ne kötülük ettik ki, bir av hayvanı yerine koydular bizi?…”
Sayfa 23 - *Baliya: kökeni abalı kelimesinden gelmekte ve köylü, çoban anlamı nedeni ile Sırplar tarafından Bosnalıları aşağılamak için kullanılmaktadır.Kitabı okudu
“İnsanlık diye yücelttiğimiz şey, meğerse ne aşağılayıcı bir şeymiş. Sahi yaa.. Bu soykırım olurken bu kadar dinin yeryüzündeki temsilcileri ne yapıyordu acaba? Şayet kötüler iyilere karşı üst üste zafer kazandıysa, insanlık nerede kaldı…”
“11 Temmuz’du.. Srebrenitsa mahşer yeri gibiydi. O gün herkesin bir hüznü vardı yüreğinde bir türlü vedalaşamadığı.. Epey bir süre kalabalığa bakıp zihnimi bu düşüncelerle meşgul ettim ama sonra bunlardan sıyrılıp hüzün dolu bakışlarımı beyaz mermer taşların üzerinde gezdirdim.
Binlerce, binlerce masum insan yatıyordu toprağın altında. Çocuğu, genci ve yaşlısıyla birlikte.. Binlerce insan sanki zamanın tozları altında yitip gitmişti, zamanın geriye doğru aktığı bu günde, bu şehirde…”