"Seviyor musun beni?
'Evet' diyeceksin, biliyorum,
Sözüne güveneceğim ben de,
Ama yemin edeyim deme,
Belki de tutamazsın,
Zeus alay edermiş, derler
Sözünü tutmayan aşıklarla.
Bu yüzden Romeo,
Sakın yemin edeyim deme..."
Konuşuyor,
Ey parlak melek, konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde, Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.
Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
Onu seyreden gibi hayranlıkla,
Bakıyorum sana.
“Gel ey sevecen gece, gel, sevimli kara kaşlı gece,
Bana Romeo’mu ver; sonra öldüğünde,
Al da küçük yıldızlara böl onu;
Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
Bütün dünya gönül verip geceye,
Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe.”