Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem,
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli,
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki,
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
"Onun ölümünün bir hiç uğruna olmasını istemiyoruz, İşte bu yüzden atom bombası hastalığı yüzünden ölen tüm çocuklar anısına bir anıt inşa etmek istiyoruz."
İkinci Dünya Savaşında burnu bile kanamayan ancak on yıl sonra, savaş yüzünden yayılan radyasyondan etkilenerek lösemiye yakalanan bir "çocuğun" gerçek hayat hikayesi... Japon kültüründe hasta biri kağıttan bin tane turna kuşu yaparsa o kişi sağlığına kavuşur anlayışı vardır. 12 yaşındaki Sadako'nun da bu umuda tutunarak kağıttan turna kuşları yapması hepimize ümit örneği olsun.
"Turna kuşlarıyla ilgili o efsaneyi hatırlamıyor musun? Bin yıl yaşadıkları söylenir. Hasta biri kağıttan bin tane turna kuşu yaparsa, Tanrılar o kişinin dileğini yerine getirir ve onu sağlığına tekrar kavuştururlar."