s

Sanat-Güzellik

5 üye
Takip
Gerçek Sanatçı Yargılamak Yerine Anlamak Zorundadır
Şahsen ben, sanatım olmadan yaşayamam. Ancak onu her şeyin üstüne koymuş da değilim. Tam tersine, şayet ona muhtaçsam, sanatın çevremdeki insanlardan ayrı tutulamayacağından ve benim, şu an olduğum gibi onlarla bir seviyede yaşamamı sağlayacağındandır bu. Bana göre, sanatın keyfi tek başınayken sürülemez. Ortak neşe ve acıların bir resmini sunarak olabilecek en fazla sayıda insanı coşturmak için bir araçtır sanat. Bundandır ki sanat, sanatçıyı toplumdan kopmamaya zorlar, onu en mütevazı ve evrensel hakikate tâbi kılar. Kendisini başkalarından farklı gördüğü için sanatçı olma talihini seçmiş olanlar çok geçmeden şunu fark ederler ki kendilerinin başkalarına benzediğini kabullenmedikçe ne sanatlarını ne de farklılıklarını geliştirebilirler. Sanatçı, vazgeçemeyeceği güzelliklerin ve ayrı kalamayacağı toplumun ortasında diğer insanlara uzanan bu sonsuz gidiş gelişlerde kendini yoğurur. İşte bu yüzden, gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemezler, yargılamak yerine anlamak zorundadırlar. Albert Camus, 1957 (Nobel Ödül Töreni konuşmasından bir kesit) Cev. Umit Gurbanov
Zaman zaman kendimizle baş başa kalmak gerek
Bilinçli farkındalık; “dikkatin isteyerek ve bilerek şimdiki ana yöneltilmesine ve deneyimlerin yargılanmadan ve oldukları gibi kabullenmesine dayanan bir uyanıklık ve farkında olma durumudur (İyi Hissetme Sanatı. Diyojen Yayınları, 2015).” Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Bilinçli Farkındalık, daha fazla dikkat vermek değil, dikkati yönlendirme tarzınızı elinizdeki veri ve imkânlarla akıllıca ve bilinçli bir biçimde değişimleyebilmektir. Bilinçli farkındalığı yaşamın içinde uygulayabilir olmak için öncelikle yavaşlamak ya da sakin olmak ve hatta kimi zaman durmak gerekiyor. Hızla yaşamın akışına dalıp gittiğimizde çevremizdeki olup bitenlerden bîhaber kalıyoruz. Oysa farkında olmak, bilinçli farkındalığın bir ön şartı gibidir. Bunun için de doğal olarak yavaşlamak yaşamı ağır çekimde izlemek gerekir. İşte bu tablo, tam da bunu anlatmaktadır. Tablo: Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Almanca: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman romantik ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablo Gülşah Meral Özgür Psikiyatrist, Psikoterapist
Reklam
"ben tanrı'dan korkmam, o anlar ve bağışlar. insanlardan korkarım ben; onlar anlarlar ve bağışlamazlar." - el entierro del conde de orgaz
Ferit Edgü der ki: "Nietzscheyi okumuş bir Van Gogh düşlüyorum, Van Gogh'un resimlerini görmüş bir Nietzsche. Baudelaire'i okumus bir Van Gogh düşlüyorum, Van Gogh resimlerini görmüş bir Baudelaire. Yalnız filozof, şair ve ressam değişmezdi. Şiir, felsefe ve resim de değişirdi."'
(3/3) Bu durumda, daha doyurucu bilgilerden vazgeçip "güzel" ve "çirkin"i tek tek öznelerin hoşuna giden ve gitmeyene indirgeyen, ucuz bir görelilikle yetinerek teslim olmamız mı gerekir?
Sayfa 9 - Dost Kitabevi Yayınları, sanat & estetik, İtalyancadan çeviren : Durdu Kundakçı, Birinci Baskı, Ekim 2008, AnkaraKitabı okuyacak
Öpücük Kustav Klimt
Aşk biraz da merak olsa gerek. Merak ettiğimiz insanların ya da kavramların peşinden büyük bir aşkla koşarken, onları tüketmeye, yok etme- ye çalıştığımızı fark etmiyor, onlara dair ne varsa öğrenmeye çalışıyoruz. Bunu başardığımızdaysa bütün çekiciliklerini kaybedip güzel ya da kötü birer hatıraya dönüşüyorlar. Belki de Öpücük adli eser hakkında bir şeyleri bilememek, ona olan sevgimizin tükenmemesine ve onu dünyanin en meşhur eserlerinden biri kabul etmemize sebep oluyor. Tıpkı ilk görüşte gözümüze mükemmel gelen şeyleri veya kişileri abartmaya olan yatkınlığımıza benziyor bu da; kusurlarını bulana kadar onu sevmeye devam ediyoruz...
Reklam
811 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.