s

Sanat-Güzellik

7 üye
Takip
Sanatın amacı, sadece ve salt "güzellik" aramak mıdır? Ya da, sanatın, güzel olanı aramak gibi bir gâyesi var mıdır?.. Edebiyatta üslûp ve muhteva, resimde çizgi, sinemada senaryo, heykelde yontma mantığı, müzikte nota; nihâî erek olarak, hep güzellik peşinde midir?.. Güzel, neye denir? İzâfî cendereden geçen kavramlardan biri de "güzel" midir? Evrensel bir güzellik anlayışı ya da algısı mevcut mudur? Dahası, bu kelimenin karşıt anlamından hareketle, "çirkin" de bir maksat olabilir mi sanatta?.. Sanat ve güzellik kavramları, alışılagelmiş zihinsel ve algısal ritüeller ve ön ya da genel kabuller çerçevesinde, her zaman birlikte düşünülmüş olabilir.. Fakat; sanatın amacı, mutlaka ve son tahlilde güzel nosyonuna yöneliktir diyemeyiz.. Zira, çirkin olan ya da güzel olmayan bir ana fikir de, sanatsal bir yaratının son durağı olabilir; "nü" resim gibi meselâ...
Gerçek Sanatçı Yargılamak Yerine Anlamak Zorundadır
Şahsen ben, sanatım olmadan yaşayamam. Ancak onu her şeyin üstüne koymuş da değilim. Tam tersine, şayet ona muhtaçsam, sanatın çevremdeki insanlardan ayrı tutulamayacağından ve benim, şu an olduğum gibi onlarla bir seviyede yaşamamı sağlayacağındandır bu. Bana göre, sanatın keyfi tek başınayken sürülemez. Ortak neşe ve acıların bir resmini sunarak olabilecek en fazla sayıda insanı coşturmak için bir araçtır sanat. Bundandır ki sanat, sanatçıyı toplumdan kopmamaya zorlar, onu en mütevazı ve evrensel hakikate tâbi kılar. Kendisini başkalarından farklı gördüğü için sanatçı olma talihini seçmiş olanlar çok geçmeden şunu fark ederler ki kendilerinin başkalarına benzediğini kabullenmedikçe ne sanatlarını ne de farklılıklarını geliştirebilirler. Sanatçı, vazgeçemeyeceği güzelliklerin ve ayrı kalamayacağı toplumun ortasında diğer insanlara uzanan bu sonsuz gidiş gelişlerde kendini yoğurur. İşte bu yüzden, gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemezler, yargılamak yerine anlamak zorundadırlar. Albert Camus, 1957 (Nobel Ödül Töreni konuşmasından bir kesit) Cev. Umit Gurbanov
Reklam
Zaman zaman kendimizle baş başa kalmak gerek
Bilinçli farkındalık; “dikkatin isteyerek ve bilerek şimdiki ana yöneltilmesine ve deneyimlerin yargılanmadan ve oldukları gibi kabullenmesine dayanan bir uyanıklık ve farkında olma durumudur (İyi Hissetme Sanatı. Diyojen Yayınları, 2015).” Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Bilinçli Farkındalık, daha fazla dikkat vermek değil, dikkati yönlendirme tarzınızı elinizdeki veri ve imkânlarla akıllıca ve bilinçli bir biçimde değişimleyebilmektir. Bilinçli farkındalığı yaşamın içinde uygulayabilir olmak için öncelikle yavaşlamak ya da sakin olmak ve hatta kimi zaman durmak gerekiyor. Hızla yaşamın akışına dalıp gittiğimizde çevremizdeki olup bitenlerden bîhaber kalıyoruz. Oysa farkında olmak, bilinçli farkındalığın bir ön şartı gibidir. Bunun için de doğal olarak yavaşlamak yaşamı ağır çekimde izlemek gerekir. İşte bu tablo, tam da bunu anlatmaktadır. Tablo: Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Almanca: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman romantik ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablo Gülşah Meral Özgür Psikiyatrist, Psikoterapist
"ben tanrı'dan korkmam, o anlar ve bağışlar. insanlardan korkarım ben; onlar anlarlar ve bağışlamazlar." - el entierro del conde de orgaz
Herkese iyi bayramlar dilerim.😊 Frederick George Cotman 1880 "Aileden Biri"
Yeni Ayın Ruhu Arthur Loureiro, 1888
Reklam
722 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.