Kitaplar farklı hayatlara açılan pencerelerdir derler, pencelerimizi çoğaltalım ki hayatımız farklı ışıklarla aydınlansın. Kardeşimin Koruyucusu, Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki savaşı ve bu savaştan insanların nasıl etkilendiğini bir aile üzerinden anlatıyor, 12 yaşındaki Sora'nın ailesini kaybetmesi ve küçük kardeşiyle birlikte yaşadığı mücadele... Yine bir çırpıda okunabilecekler listesinde. Kitabı okuduktan sonra merak edip araştırdım bu savaşın kazananı kim olmuş diye, kazananı olmamış hâlâ devam eden bir savaşmış, bir hiç uğruna yitip giden hayatlar... Savaşın en masumları çocuklar... Onların gözünden savaşın en çarpıcı izleri...
" Bir seferinde ormanın derinliklerinde, bir bombanın açtığı çukurun kenarında ölü bir asker buluyoruz. Bedeni parçalanmış, yalnızca gözleri yok, kargalar oymuş. Tüfeğini, mermilerini, el bombalarını alıyoruz; tüfeği odun yığınına, mermileri ve el bombalarını sepetlerimize, mantarların altına saklıyoruz."
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kaat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.