Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.40
s
Savaş
5 membersavaşa hayır
Erich Maria Remarque'in yayımlandığı dönem çok tartışılan ve Nazi Almanya'sında savaş karşıtı olduğu için yasaklanan ve yakılan kitabı "Garp cephesinde yeni bir şey yok"u okurken sağlam bir psikolojiye sahip olmak gerekiyor. Remarque savaşın içinde olup savaşı yaşayan bir yazar olarak, savaş ile ilgili herşeyi tüm çıplaklığıyla yazmış. Ölüm var burada, yaralanma var, bir uvzun kopması, bir gözün çıkması bir beynin parçalanışı var, okurken içiniz acıyacak. Ama dostluk da var burada, bir lokma küflü ekmeği paylaşmak var, gençlik başında duman olan askerlerin kadına karşı özlemleri var, aile var, anne, baba ve onlara duyulan özlem var. Savaş kitapları içinde okuduğum en iyi kitaplardan biri, kitabı Behçet Necatigil çevirisi ile okudum, önsözü de Necatigil'in kızı Ayşe Sarısayın yazmış ve müthiş bir önsözü var kitabın. Okumanızı tavsiye ederim.
İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet Kadını Olmak
Savaşın yüzünde erkekler var. Savaşın özünde ise bütün bir halk var. Korku, panik, çaresizlik, aşk, hırs... Akla gelebilecek her türlü duygu... Savaşta her şey var. İnsanın en çirkin olduğu anlarda, vahşetin tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildiği savaş meydanlarında, cephe arkasındaki yoğun çalışma temposunda yaşam, yaşama isteği hatta pek nadir olmayan yaşama sevinci bulmak işten bile değil. Sahi, insan yaşamının kıymetini en çok yaşamdan kopmaya en yakın hissettiği anlarda anlıyor değil mi?
Savaşa çoğun erkek gözüyle baktık, bakıyoruz. Savaşı erkekler başlatıyor, sürdürüyor değil mi? Bütün bir halkı ilgilendiren savaşta kadın nerede peki? Her yerde olduğu halde hiçbir yerde değil de sadece aciz, çaresiz, savunulmaya muhtaç bir yerlerde olduğu yanılgısına en sağlam cevaplardan birisidir "Kadın Yok Savaşın Yüzünde". İşte bu eserde de savaşta görev yapmış olan kadınlar ile yapılan röportajlar bulunmakta. Kadın savaşın neresindeydi, bunu İkinci Dünya Savaşı'nda yer almış kadınların kendilerinden dinleyelim. Onların hissettiklerini, duygularını savaşı başlatan erkeklerde de görebiliyor olsak acaba bunca savaşlar olmaz mıydı?
Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Okuyun ki savaşa her zaman baktığımızdan çok daha farklı da bakabilelim. İyi okumalar sevgili okur.
Kadınların Gözünden Savaş
Svetlana Aleksiyeviç, bir gazeteci. Dünyada Nobel Edebiyat Ödülü'nün verildiği ilk gazeteci ve hakkında "yeni bir tür yarattığı" yorumları yapılmış. Kitap, II. Dünya Savaşı'na katılan Sovyet kadınlarının tanıklıklarını içeriyor. Psikolojik durumunuz uygun değilse, yüreğiniz kaldırmıyorsa bu kitabı başka zaman okuyun (fakat okuyun). Savaşın ne kadar korkunç bir gerçeklik olduğunu idrak etmek için okumak gerek. Kadınların bakış açılarıyla yaşananlar anlatılırken sarsılmamak mümkün değil. Neden "kadın yok savaşın yüzünde"? Çünkü savaşa dair hiçbir şey kadınla ilgili değil. Savaşa katılan kadınların tamamı o sırada kadın olmaya dair her şeyi unuttuklarını hatta regl bile olmayıp kaskatı kesildiklerini anlatıyorlar. Anlattıkları kahramanlık hikayeleri değil ve kahramanlık hikayelerinden de hiç hoşlanmıyorlar. Kitaba ilişkin daha fazla ayrıntı vermeyeceğim çünkü verilebilecek gibi değil, merak edenler zaten edinip okuyacaktır.
88 syf.
8/10 puan verdi
kadın her devrin kölesi ol-ma-ya-cak.
Bitmeyen Truva savaşı, savaş sonrası ganimetler tutsaklar köleler
Bir adam iki kadın
Entrikalar kavgalar kıskançlıklar
Konu aslında basit ve kısa (savaş, savaş sonrası köle bir kadın, savaş bitsede bitmeyen yıkımları)
"Truva Prensi Hektor'un (aşığımız Paris'in abisi) karısı Andromahi savaş sonrası köle olarak Neoptolemos'a verilir.
Andromakhe nin Neoptolemostan oğlu vardır ancak yeni eşi Menelaos'un((savaş nedeni Helen'in boynuzlu kocası) kızı Hermione'nın (ünlü Helen'imizin tek kızı) çocuğu olmamakta ve nedenini Andromakhe ye bağlamaktadırlar. Kıskançlık, ve sonrasında yaşanan farklı bir son.
Oyun sadece aslında Andromakheyi anlatmamakta ancak oyunda sık sık, Andromakhe ya da diğer kadınlar; kadınların erkeklerin başına dertler açan yaratıklar olduğunu, kötü bir mizaca sahip olduklarını vb. açıklamalar yapıp dururlar. " (Bayağı aşağılama var)
Euripides, kendi döneminde de kadınlara düşman olduğu şeklinde eleştirilmiştir.
Bunun sebebi Euripides'in iki başarısız evliliği olarak gösterilir.
Neyse ne..
Kısa ama olay örgüsü çok olan bir oyundu.
İyi okumalar kitap severler...
Ölümün bir an kadar yakında olduğu dönemde savaşın her anını yaşatıyor okura Şolohov. Ucunda ölüm bekleyen yolculukta cesetletin çürük kokusunu, kurşuna dizilenlerin gözlerindeki korkuyu, savrulan hayatların çaresizliğini hissettiriyor. Betimlemeleriyle yalnız günlerin, mevsimlerin ayrıntılarını değil insanların portrelerini de gözümüzün önünde canlandırıyor. Savaş korkunçtur ve cephedekilerden çok üst akılın zorlamasıdır, bu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
1990'lar Avrupa'sının Müslüman Boşnak halkına yaptıklarına karşı başlatılan savaşta sadece bedenler binlerce bedenler yitirilmesi, bir çok kadın, çocuk ve erkek ruhlarını yaşama heveslerini de yitirdi. Ama kimse sesini çıkarmadı.
Sinan Akyüz hem akıcılığı ile hem de konusu ile çok başarılı bir esere imza atmış. Konu özellikle çok dokunaklı ve acı verici bir çok nokta olmasına rağmen Boşnak kadınlarının savaşa başkaldırı olarak makyajları o silmemeleri ayrıca kadının gücü.
·
Not rated
Əsərdə İkinci Dünya Müharibəsi zamanı yəhudilər və digər əsirlərin Auşvitz Birkenauda yaşadıqlarından bəhs edilir. Hadisələr 1942-ci ilin aprelində baş obraz Lale Eizenberqin Auşvitz düşərgəsinə aparılması ilə başlanır. O, burada 3 il ərzində sağ qalmağı bacarır, yeni gətirilənlərin qoluna beş rəqəmli nömrələri döymə edərək yaşamağa nail olur.
Maraqlı, axıcı bir əsər idi. Əsər bizə göstərir ki, insan yalnız ümidini itirdiyi zaman ölə bilər.
Okula gitmeden bırakılan bir inceleme - 1984
Kitap ve yazar hakkında bilgiler:
İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış olan alegorik, distopik ve politik romandır. Romanın hikayesi distopik bir dünyada geçer. Kitapta tanımlanan Büyük Birader kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Aynı zamanda kitapta yer alan ‘düşünce polisi’ kavramını da yazar George Orwell günümüze
Sun Zi (Sun Tzu) tarafından yazılan "Savaş Sanatı" insanlık tarihinin en eski ve üzerinde en fazla araştırma ve tartışma yapılmış strateji eseridir. MÖ 6. yüzyılda yazılan bu eserin ünü, yazarın ölümünden sonra katlanarak büyümüş. Özellikle benim gibi askeri tarih ve strateji gibi konulara yoğun ilgi duyan kimselerin okuması gereken bir başucu kitabı olduğunu düşünüyorum. Çinli bir komutan olan Sun Zi bu eserinde özellikle bir komutanda olması gereken özelliklerden, savaş esnasında dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsetmiş. Yaklaşık 45 sayfadan oluşan bu eser 30 dakika gibi kısa bir süre içerisinde bitirilebilir. Fakat kitabın inceliği sizi aldatmasın. Kitabın önemli olmayan ve beni heyecanlandırmayan neredeyse tek bir metni bile yok. Dikkatle ve özenle okunduğunda insana büyük bilgiler katabileceğini düşünüyorum.
