ş

Şehir ve İnsan

Şiraz
Görünen her şey, bu bahçeler, bu mineli köşkler, ön taraftaki bu direkler, bu kâhin çehreli ihtiyarlar ve öte tarafta kara servilerin arkasında bir eşi daha bulunmayan bu şehir, bunların bütünü son derecede Şark'a mensup bir özelliğe haizdir. Sanki eski bir Acem minyatürü çok fazla büyütülerek hakikat şeklini almış! Portakal çiçeklerinden ve güllerden güzel bir koku intişar ediyor. Saatte bilmediğim bir hareketsizlik ve durma var. Vakit artık firar ediyor gibi görünmüyor. Ah! Oraya gelmek ve bunları böyle bir sabahta görmek! Seyahatte çekilen bütün zahmetler, yolda dağa tırmanışlar, uykusuz geçen vakitler, toz duman ve haşeratın hepsi unutuluyor. Bu zahmetlerin mükafatı görülüyor. Hakikaten bu Şiraz şehrinde bir şey var, bir sır, bir sihir ki bizce anlaşılması ve Garp lehçesindeki sözcüklerle ifadesi gayrikabildir. Bu dakika da Acem şairlerinin heyecanlarındaki ifratı ve hayallerindeki mübalağayı anlıyorum. Onlar, gözleri büyüleyen letafeti ancak bu sayede böyle renkli ve müphem surette ifade edebiliyorlar.
100 syf.
6/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Mekanı Tefekkürle Tebdil Etmek
. Kitapta kurmaca unsuru zaman zaman görülüyor. Şair ve yazar Ahmet Murat, Süleymaniye dendiğinde akla gelebilecek her bir alanını bize adeta kelimelerle resmediyor. Mihrabı ,minaresi ,avlusu,pencereleri...Tasvir deniyor buna da diyebilirsiniz ama kitabı biri okusa ve siz de gözleriniz kapalı dinleseniz Süleymaniye'yi görmüş gibi olursunuz. Salt mimari incelemesi olmadığı aşikâr.Yazar Süleymaniye'nin yapılışının nasıl başladığını hayal ediyor ve bu hayali paylaşıyor okurla. Hatta bir söyleşi de bundan bahsetmişti, bunun tamamen onun Süleymaniye'ye olan sevgisinden , hep onu düşündüğünden dolayı yazdığını anlatmıştı. Giriş yazısı söyle sonlanıyor : " Bu kitap camilerde duyulmuş bir sevincin eseri olsun,bir cami neşesiyle donanmış bulunsun isterim. Camilerin içinde geçen dakikalarımın şu fani dünyanın yabancılığını seyrelten en kıymetli anlarımın önemli bir kısmını oluşturduğunu, bu satırları yazdıkça daha iyi görüyorum. Bir cami yaptıracak param yoktu, ben de bu kitabı yazdım." Üslup ve teknik kısımlara gelmek gerekirse :dili kolay ve anlaşılır diyebiliriz.Bazı ıstılahi ve edebi kelimeler kullanılmış, sözlük gerektirebilir. Kitap mekanları ruh sahibi müşahhas kişiler olarak görmeye sebep oluyor. Modern çağda hiçbir yere sığmayan insanın aslında sığmadığının kendi içindeki yer olduğunu hissettiriyor. Yerler ve mekanlar ayrımı yapılıyor kitapta.Mekan her yere denir ama yer ruhu ve sınırı olana denir diyor yazar.
Taşı Taşırmak
Taşı TaşırmakAhmet Murat · Ketebe Yayınları · 2023265 okunma
Reklam
En iyisi gel gidelim bu şehirden. Pılımızı pırtımızı toplayalım. Bir çıkış kapısı bulalım kendimize. Adını bilmediğimiz diyarlara ulaşsın bedenlerimiz. Baharın en güzel yaşandığı yerlere, tepedeki mezarlıklara uzanan yollardan geçelim ve bir şehir bulalım bizlerden uzak.
Sayfa 34 - dibKitabı okudu
Etrafımızda kurmaya çalıştığımız şeyler, insanların denizin bizi sular altında bırakmasını engellemek için kurdukları bentlere benziyor. Bunlar parçaları yerinden oynayan kırılgan binalar . Her zaman sağlamlaştırılmaları ya da yeniden yapılmaları gerekiyor. Korkarım insanların yüreği daha az dayanıklıdır.
Şimdi bu tarla da rezidanslar vardır...
Çilek tarlalarında çalışan kadınlar Arnavutköy 1930'lar İstanbul
Sende yaşayanlar ne tanrılar,ne insanlar hiçbir iz bırakmamış gibidirler.
Sayfa 9 - Everest Yayınları / 6.Baskı
Reklam
142 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.