s

Sezai Karakoç

Her nefs, ölümü tadıcıdır" diyor Ulu Kur'an. En büyük görünmeyenlerden biri olan ölümü, her birimiz, günü gelince, balrengi, acı ya da tatlı tadıyla içimize alacağız. Daha doğrusu, o dayanılmaz tadını tadacağız ölümün.
Müslüman, İslam'ı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin. 🌱İslam'ın Dirilişi s.61🌱
Reklam
Mona Rosa
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
“Neyse ki yarın var, umutların en sevdiği gün…”
Ölümü gören bir gözle görmek, ölümün ötesine bakabilmek... Bizim mesleğimiz, çağırdığımız yeni var oluş da budur.
Öbür tarafın şartlarına dayanabilmek için, demek ki, sıkı bir imtihandan geçmek gerek. İşte bu imtihan ölümdür. İşte ölümün varlığını görüp öteye de inanmak lâzım. Ne Cennet buraya benzer, ne Cehennem, öyle olsaydı biz ölmeden hesabımızı görüp ya ona ya öbürüne götürürlerdi... Bundandır ki, ölüm, Tanrının bir bağışı oluyor... Fezaya çıkan insanlar nasıl günlerce tecrit ediliyor ve hazırlanıyorsa, ölüm de öteye hazırlıyor.
Reklam
Ölmeden Evvel Ölmek
Ölmeden önce ölmek, böylece, daha büyük ilerleme, daha hızlı bir gelişimdir. İnsan bir kış ortasında bağdan salkım salkım üzüm devşirmiş oluyor. Gecenin sesini duyanlar, güneşin hışırtısını, göğe sürtünüşünü işitenler, meleklerin kanat çırpışını görür gibi olanlar, yalnızlığın bir kalb gibi çarpışına kulak verenler, aç kalmış bir böceğin bile düşüncesiyle huzursuz oldukları halde kendi açlığını unutanlar... İşte bunlar bu dünya içinde öteye yol arayanlardır ve bunların ideal çizgisi, ölmeden önce ölümü tadmış olanlardır.
İnsan, bu kadar acıyla ölür. Bir kere daha dirilmek için. Kötüyse ateşe dayanabilmek için... İyiyse, karşılığını alırken, sevinçten ve neşeden ölmemek için...
Diriliş eri için, hayat, bir zikirdir. Tanrı'yı anmaktır baştanbaşa yaşamak.
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.