Birden şunun ayırdına vardım; sanki tüm usta yazarlar erkek: Stefan Zweig, George Orwell, Franz Kafka, Jack London, Charles Dickens, Aleksandre Dumas, Cervantes, Shakespeare, Montaigne, Mark Twain, Herman Melville, Hemingway, Tolstoy, Dostoyevski, Victor Hugo, John Steinbeck, Cengiz Aytmatov, Hermann Hesse, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Sefa, Yaşar Kemal... Yanlış anlışılmasın amacım cinsiyet ayrımcılığı yapmak değil. Merak ediyorum bunun sebebi ne olabilir?
Ben bu kitapla yeniden doğdum... Okumayı sevdim, okur yazar oldum, kendimi buldum... Bu kitabı okuyana kadar yılda dört beş kitap okurdum, bu kitabı okuduğum sene yaklaşık 40 kitap okudum ve 1,5 sendedir aynı tempo ile okumaya devam ediyorum. Farkettiyseniz profil resmimi bu kitabın kapağından aldım, Hayri İrdal olmaktan çıktım Halit Ayarcı
Bu son iki sene içinde yarım bıraktığım ikinci kitap oluyor... Yarım bırakmamak için kendimi zorladım ama yok, gitmedi. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın daha önce okuduğum iki kitabını "Beş Şehir" ve "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" nü çok beğenmiştim ama bu kitaba bir türlü bağlanamadım, sonunu hiç merak etmedim, sayfalar hiç uçup gitmedi, bilakis sanki hep birikti, hep çoğaldı... Ağır bir roman sayfa sayısı çok, içerik çok, fikir, duygu ve tasvirler çok ama bana göre akıcılık yok. Ne huzur ne de keyif aldığımı söyleyemeyeceğim. Ama siz benim yorumuma bakmayın, okumak isterseniz ben olumsuz etkilemek istemem, beğenenler, güzel yorum yapanlarda var. Onları da okuyup öyle karar verin okuyup okumayacağınıza...
Bakma saatine ikide birde!
Halin neyse saat onun saati.
Saat tutamaz ki, ölü kabirde;
Zamana eşyada gör itaati!
Bir kıvrım, bir helezon,
Her noktası baş ve son...