Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
Başkalarına gülsem de
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
Dağları aşınca başım,
Geri kaldı her yoldaşım,
Gel sevgilim, gel kardaşım,
Ben gene sana vurgunum.
Gönlüm seninkine yardı,
Aynı şeyleri duyardı
Ayaklarımız uyardı…
Ben gene sana vurgunum.
İtilmiş, tekmelenmişim,
Doğduğum günde yanmışım,
Yalnız sana güvenmişim
Ben gene sana vurgunum.
Çok merak ediyorum kendimi
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden
Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim
Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek...
Öyle büyük laflar ediyoruz birbirimize..!!
Sonrada bırakıp gidiyoruz öylece..!!
Hiçbir söz, söylenmemiş..
Hiçbir şey, yaşanmamış gibi..
Hiç sevmemiş gibi..!!
"...Ve Aşk bir saç teli kadar inceydi
üstünde yürüyebilmek için
cambaz olmak değil,
yürekli olmak gerekiyordu..."
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider.
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Ne gitmek istiyorum ne kalmak.
Ne yaşamak ne ölmek.
Ne gülmek ne ağlamak.
Aldığım nefes başına buyruk,
Gülüşlerim emanet.
Ne zaman hangi saat başladı kayboluşum? Bilmiyorum.
Acıya bile artık duygusuzum.
Unutulmuş gibiyim ben.
Ve insan bir bakıma unutulmuş gibidir.
Bilmem ki, nasıl anlatacağım,
Yalnız bile değilim."