s

Siyasi Tarih

8 üye
Takip
1968'in (1969 ve 1970'e kadar sürdü) devrim olmamasının ve asla bir devrim olarak görülmemesinin ve görülemeyecek olmasının nedeni, sayıları ve eylem yetenekleri ne olursa olsun öğrencilerin tek başlarına bir devrim yapamayacak olmalarıdır. Siyasal etkinlikleri, daha büyük ama tutuşması o kadar kolay olmayan gruplar için bir işaret ve ateşleyici olma yeteneklerine dayanıyordu. 1960'lardan bu yana öğrenciler zaman zaman bunu yapmayı başardılar. Fransa ve İtalya'da 1968-69'da muazzam işçi sınıfı grevlerinin kıvılcımı oldular, ancak tam istihdam ekonomilerinde ücretliler için o zamana kadar görülmemiş bir ilerlemeyle geçen yirmi yılın ardından, proleter kitlelerin akıllarına gelecek en son şey devrimdi.
Sayfa 347Kitabı okudu
Hain Şah ile yurtsever Musaddık
Musaddık'ın İran petrollerinin millileştirilmesi politikası ile çıkarlarının zedelendiğini düşünen İngiltere ve ABD, Musaddık'ı devirmek için 1953 yılının Ağustos ayında ülkede bazı din adamları, siyasetçiler ve ordu içindeki bir grup komutanın da desteği ile Musaddık hükümetine karşı harekete geçti. Musaddık'ın bu hareket sonucu yönetimden uzaklaştırılması sonrası, İran petrolleri; İngiliz, Amerikan, Hollanda ve Fransız şirketlerini içeren ve %50 oranında bir hisseye sahip oldukları bir konsorsiyuma devredildi(1954). Böylece ulusallaştırılmak istenen İran petrolleri tekrardan Batılı güçlere ait şirketlerin hâkimiyeti altına girdi. Bu durum İran'daki milliyetçi kesimin de büyük tepkisine neden olmuş daha önce dini kesimin Şah ve rejime olan karşıtlığına milliyetçi cephenin de eklenmesine neden oldu. Musaddık'ın, Başbakanlık görevinden uzaklaştırılmasına seyirci kalan/destekleyen Şah'ın, toplum tarafından Amerikan-İngiliz emperyalizminin "adamı", petrol şirketlerinin "elemanı" gibi sıfatlarla anılmaya başlandı.
Sayfa 77 - Urzeni YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bunu söyleyen Adnan Menderes'in partisinden :)
1950-1960 arası Türkiye-Ortadoğu ilişkileri: Türkiye bu yıllarda da Cumhuriyet'in ilk yıllarında olduğu gibi çoğunlukla güvenlik odaklı yaklaşımlar ve Batı yanlısı politikalar izledi. Bunun yanı sıra Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı sırasında Araplarla yaşadığı müspet olmayan tecrübelerinden kaynaklanan güven sorunu da devam etmekteydi. Bu durumu dönemin Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü şu şekilde dile getirmiştir: Biz Araplara hiç güvenmedik ve güveneceğimiz de şüphelidir. Hem kendilerine güvenmek çok zordur hem de, uluslararası siyasette hiç de gerçekçi değiller. Filistin sorununda duygularını ön plana aldılar ve aynı şeyleri tekrar tekrar söylüyorlar. Herhangi bir şey yolunda gitmezse kendi kusurları için suçu yükleyecek bir kimseyi ararlar.
Sayfa 60 - Urzeni YayıneviKitabı okudu
Türkiye'de İran lobisi mevcuttur
Özellikle devrim lideri Ayetullah Humeyni'nin, Türkiye'nin seküler yapısını hedef alan "Allah ve Peygamberin emirleri yerine Atatürk'ün emirlerinin geçerli olduğu" iddiası ve gerekçesi ile Türkiye'nin İslam çizgisinden saptığını iddia ederek, bölgede Batı yanlısı ülkelere karşı takındığı olumsuz ve saldırgan tavrını Türkiye'ye karşı da takınmaktan geri durmadı.
Sayfa 64 - Urzeni YayıneviKitabı okudu
Dindar Yahudilerin sosyalizmden nefret etmesi
Filistin'deki Siyonizm girişimine büyük bir esin kaynağı olan sosyalizmi aradan seçen Wasserman, Doğu Avrupalı Siyonistlerin taptıkları iki put olan milliyetçilikle (nasyonalizm) sosyalizmin bir birleşiminin, tam da Avrupa'nın Yahudi halkına böylesine öfke kusacak Nasyonel Sosyalizmi doğurması durumunda bir ilahi adalet örneği görmüştür: Yahudiler bugünlerde kurbanlarını sunacakları iki "put" seçtiler. Bunlar Sosyalizm ve Milliyetçiliktir... Bu iki tür puta tapınma İbrani gençliğinin zihinlerini ve kalplerini zehirledi. Hepsinin yazarlar ve konuşmacılar kisvesinde kendi sahte peygamberleri var ve bunlar işlerini kusursuzca yerine getiriyorlar. Bir mucize oldu: Tanrı katında bu iki putperestlik birleşti - Milliyetçi (Nasyonal) Sosyalizm. Bunlardan yerkürenin her köşesinde Yahudilere vuran korkunç bir gazap sopası teşkil olundu. Boyun eğdiğimiz iğrenç şeyler şimdi dönüp bizden intikam alıyor (Wasserman 1976, s. 23)
Sayfa 258 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Harediler çoğu zaman, daha önce zikrettiklerimizden çok daha aşırı teoriler ortaya atmışlardır. Örneğin, birçok Haredi haham, 1,5 milyon Yahudi evladının hayatını kaybettiği Holocaust'un, sadece Yahudilerin modernizmin günahlarına dalarak kendi inancından vazgeçmeleri sebebiyle değil, aynı zamanda Avrupa'daki Talmud çalışmalarının zayıflaması nedeniyle hak edilmiş ilahi cezalandırma olduğunu ileri sürmektedir. Harediler ve onların geleneksel Yahudi takipçileri, masum çocuklar dahil her Yahudi ölümünü, doğal nedenlere değil doğrudan doğruya Tanrı'nın eylemine bağlarlar. Harediler, günahları sebebiyle her Yahudi'nin Tanrı tarafından cezalandırıldığına inanmaktadır. Kimi zaman başka Yahudilerin günahı sebebiyle tüm Yahudi toplumu cezalandırılmaktadır. 1985 yılında, Petah Tikva kasabasındaki kendi otobüslerinin de dahil olduğu bir trafik kazasında 12 ve 13 yaşlarında 22 tane çocuk hayatını kaybetmişti. Shas Partisi'nin başkanı ve dönemin İçişleri Bakanı olan Rabbi Yitzhak Peretz, televizyona çıkarak çocukların, Şabat (Cumartesi) tatilinde bir gösteri merkezinin açık kalmasına izin verilmesinin kurbanı olduklarını açıkladı. Çoğunlukla seküler Yahudileri temsil eden İbrani gazeteleri, Rabbi Peretz'e, bu sözlerinden dolayı acımasız bir saldırı başlattı. Buna rağmen bir sonraki seçimlerde Shas Partisi, oy kaybına uğramadığı gibi, Tanrı'nın Yahudileri onların günah ya da iyiliklerine göre cezalandırma ve ödüllendirmesi hakkındaki inançlarını halen muhafaza etmekte ve savunmaktadırlar.
Sayfa 86 - Anka YayınlarıKitabı okudu
Reklam
387 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.