s

Siyasi Tarih

9 üye
Takip
Reformlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda beklenen hedeflerin aksi yönünde bir sonuç üretirler: Ayrışık bir dokudan hareketle bir “ulus” yaratacaklarına, dilsel ve dinsel kimlikleri siyasallaştırıp, ulusal kimlikler halinde billurlaştırırlar.
Sayfa 34 - İletişim Yayınları, dördüncü baskı, 2015Kitabı okudu
286 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
heyet 1
Öncelikle kitap okuması keyifli ve kolay bir kitap. İçeriğinde anlatılan tarihsel olaylar tarihe ilgisi olan bir çok kişinin az çok bildiği olaylar. Yazar bu olaylara daha derin bir mana katarak gizli Türk teşkilatı olduğunu iddia ettiği bir derin devlet düzenine mal etmiş. Anlatılanların gerçek ya da kurgu olduğunu anlamak mümkün değil . İspat edilebilecek şeyler değil. Biz Türkler gibi köklü milletlerin mutlak suretle derin devlet teşkilatı olduğunu düşünüyorum ama bu kitapta anlatıldığı gibimi dir bilmiyorum. Yazar kitabı sanki bir derin devlet yetkilisinden dinlemiş gibi yazmış ama ben yazarın inandığı şeyleri varmış gibi yazdığını düşünüyorum. Son olarak kitabın kapağında da yazan ve sürekli kitapta da vurgu yapılan Türklerin tarihi yoktur heyetin tarihi vardır lafına çok sinir oldum. Koskoca Türk tarihini ve devlet adamlarını tek kelime ile yok saymışlar hoş olmamış...
Heyet
HeyetHalil Yaşar Kollu · Lopus Yayınevi · 20163,599 okunma
Reklam
(...) Her devlet, “ulusal kimliği”yle “öteki”ni en baştan devre dışı bırakmış olur; söz konusu “öteki”, siyasal veya toplumsal bir rakip olabileceği gibi, etnik veya dinsel bir topluluk da olabilir. Nüfus topluluklarını bağlılıklarına göre tasnif etmek, kaçınılmaz olarak bazı kesimlerin “millet düşmanları” veya içeride yaşayan “gayri milli unsurlar” olarak meşruiyetten mahrum ve tasnif dışı bırakılmaları anlamına gelir. Ulusun kimlik inşa süreçleri ve kendisine saptadığı tarihsel misyonlar içinde yer almamak, o ulusun “dışına çıkmak” (huruc etmek) anlamına gelir.
Sayfa 54 - İletişim Yayınları, Dördüncü Basım, 2015Kitabı okudu
Devrimci sarhoşluk döneminin şiarı insan hakları iken, devrimci zorun soğuk analizi Ziya Gökalp’in şu sözünde özetlenmektedir: Hak yok, vazife var.
Sayfa 45 - İletişim Yayınları, dördüncü baskı, 2015Kitabı okudu
(...) Geleneksel Marksist düşüncenin aksine, Mao ekonomik sistemin doğasını değiştirmenin çok uzun zaman sonra bile kapitalizmin tekrar yükselmesini önleyemeyeceğini; çünkü böyle bir olgunun güç dağılımı ne zaman olabilirse o zaman oluşabileceğini söylüyordu. Diğer bir deyişle, kapitalist özellikler için “”materyal temeli ‘mülkiyet’ ilişkilerine değil; ama liderler ve kitleler arasındaki ‘politik’ ilişkilere” bağlıyordu. Bundan dolayı yeni ayrıcalıklı sınıfların egemen olmasını önlemek ve gücün daha demokratik olarak toplumda yeniden dağıtılmasını saplamak için, insanların sürekli olarak yeni devrimlere ya da en azından yeni kitle hareketlerine girişmeleri gerektiğini belirtiyordu. Bu önermeler temel olarak Mao’nun “sürekli devrim” teorisinin gereğini oluşturuyordu. Bu tür kitle hareketleri, Çin’deki komünist devrimde olduğu gibi solcu devrimci aydınların ve kitlelerin birleşmesini içeriyordu...
Sayfa 145 - Sitare yayınları, çeviren; Serra BozbulutKitabı okudu
Yok etme isteği İttihatçı stratejide işin en başından beri mevcuttur. Fuat Dündar’ın Türkçe ve Fransızca bilen okuyuculara açtığı Osmanlı arşivlerindeki belgeler ittihatçı yöneticilerin tehcir kavramına yükledikleri mana konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır: topluluğun tamamına yakınının, son durakları olan Suriye çölüne varmayı başaranlar da dahil olmak üzere, ölmesi.
Sayfa 49 - İletişim Yayınları, dördüncü basım, 2015Kitabı okudu
Reklam
Geri138
390 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.