s

Sömürgecilik Tarihi

İslam dünyası
" İslam dünyası batılılaşmıştır ama modernleşmemiştir. Batılılaşma sadece sömürgeleşmedir. Ancak sömürge süreci, asli olanı zedelemiş olmakla birlikte onu yok edememiştir. Bugün şu veya bu şekilde kendisine Müslüman olarak niteleyen milyarlarca insanın bulunmasının anlamı budur."
Sayfa 132 - TirekitapKitabı okudu
Muhammed Abduh
"Mısır'da İngilizlerin gayretiyle Mısır müftülüğüne tayin edilen Muhammed Abdul gibi bir kısim insanlar, İngiliz ve Rus işgalinin aslında kendi lehlerine olduğu ve bu medeniyet misyonerlerinden azami ölçüde istifade etmek gerektiği hususunda "özgürce" tercihlerde bulunmaktadırlar."
Sayfa 62 - TirekitapKitabı okudu
Reklam
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu?
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu, yoksa onlara kötülük mü yapmışlardı? Şu tür yardımları olmuştu: Yakıp yıkma tanrıçası Kali'ye tapan ve ona kurban sunmak için insanları öldüren Hindistan'daki haydutları yakaladılar, astılar veya hapse attılar. Köprüler, karayolları ve binlerce kilometre uzunluğundaki Asya'nın en iyi demiryolunu inşa ettiler. (Böylece yiyeceğe daha hızlı bir biçimde ulaşılmaya başlandı ve Hindistan'daki korkunç kıtlık neredeyse ortadan kalktı.) Yerel sanayilere yatırım yaptılar, özellikle de tekstile. (Britanya sermayesinin yardımı oldu ama Hintliler kendi başlarına çok daha fazla şey yaptı. ) Britanyalılar, dul kadınların ölen kocalarının cesetleriyle birlikte canlı canlı yakılmasını öngören bir Hint geleneğine son verdiler. (Britanyalılar bunu yasadışı ilan edince Hintli dini önderler genel valiye itiraz etmişlerdi: "Fakat, Ekselansları, bu bizim dini geleneğimiz." Genel vali şöyle yanıtlamıştı: "Benim ulusumun da bir geleneği var. Erkekler kadınları canlı canlı yaktığında onları asarız. ") Britanyalılar ayrıca okulların gelişmesine destek oldular; 1900'e gelindiğinde on Hintli erkekten biri okuyup yazabiliyordu. Bu o dönemlerde Asya için yüksek bir okuryazarlık oranıydı. Ancak yüz elli Hintli kadından yalnızca biri okuyup yazabiliyordu.
Sayfa 260
Erken modern küreselleşme sancılı, bazen de acımasız bir süreçti. Halklar, diller ve dinler yok olurken, bir avuç emperyal güçlerini ve kültürlerini eski ve yeni topraklarda acımasızca yaydı.
18. yüzyılda tek başına Hindistan’ın dünya ekonomisindeki payı Avrupa’nın tamamı kadar büyüktü. Fakat 2 asırlık İngiliz sömürge idaresinin ardından bu oran altı kat azaldı.
Fas'ın Avrupa Emperyalizmi Tarafından Sömürgeleştirilmesi
İspanya, 15. yüzyıldan itibaren Fas'ın stratejik limanlarını işgal etmeye başlamıştı. 20. yüzyılda ise sömürge dönemi başladı. 1912 ile 1956 arasında İspanya, kuzey Fas'ı kontrol etti. İspanya bugün hâlâ Kuzey Afrika'da Fas topraklarıyla çevrili  Ceuta ve Melilla'yı kontrol ediyor. İspanya'nın bu toprakları, Avrupa Birliği'nin Afrika ile kara sınırı paylaştığı tek noktalar.  1415 ile 1769 arasında Portekiz de Fas kıyısındaki şehirleri işgal etti. Fas'ın kıyı kentlerinde bu dönemde kalma yıkık Portekiz kalelerini görmek hâlâ mümkün.  Fransa da 1912 ile 1956 arasında Fas'ın büyük bir bölümünü sömürgeleştirdi. Faslılar iki paylaşım savaşında da Avrupa'ya gelip savaştılar. 1. Paylaşım Savaşı için Paris, Fas'tan asker alımını başlattığında Fransa'nın Fas'ı sömürgeleştirmesinin üzerinden 2 yıl geçmişti. Devam eden yıllarda yüz binlerce Faslı, paylaşım savaşlarının Fransa ekonomisinde yarattığı iş gücü eksikliğini karşılamak için ülkedeki fabrika ve tarla gibi en ağır işlerde çalışmaya gitti. 44 yıl süren Fransa sömürgeciliğinin günlük hayatta etkileri hâlâ görülüyor. Her yerde baget ve kruvasan var. Elitler, Fransızca konuşuyor. Fas bürokrasisi labirente benzeyen bürokrasiyi seviyor.
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.