s

Sosyal Bilimler

3 üye
Kültür bir anlam sistemidir ; bir eylemin tasarlanması ve genellikle o eylemi paylaşan insanlar açısından bilinçsiz, kesin gözüyle bakılan bir gerçeklik olması üzerinden değer standartları sağlar.
Descartes'ın "gerçek dünyanın doğası, mantıksal olarak, az sayıda açık-seçik temel önermeden hareketle kavranabilir" görüşü önde gelen çoğu Avrupalı filozof tarafından benimsendi. Immanuel Kant, Saf Aklın Eleştirisi'nde (1781), bir yandan Kartezyen 'rasyonalizm'in ikna edici bir eleştirisini sunmaya çalışırken, öte yandan empirizmi Hume'un "zihinsel süreçler duyularla algılanan verilerin ötesine geçemez" vurgusunun septik içerimlerinden kurtarmaya çalışır. Kant'ın 'diyalektik' terimini kullanarak geliştirdiği argümanı güçlü bir etkiye sahip olmasına rağmen, onun bilim felsefesinin etkisi, yazıları oldukça belirsiz olsa bile, Alman felsefesini empirizmden idealizme ve metafiziğe yönelten Hegel tarafından köreltildi. Daha önce belirttiğimiz gibi, Almanya'da Marx ve Engels'in gençlik döneminde Hegelci felsefe, hocaların ve öğrencilerin büyük ilgisini çekmekteydi.
Reklam
TEKRAR ETMEKTE YARAR VAR: Ekonomi okumakla iktisatçı olun- maz. Bu söz bütün dallar için geçerlidir. Okulda okurken ve okul- dan sonra mutlaka ek çaba gerekir. Ama bu, ekonomi gibi sosyal bilim dalları için çok daha fazla geçerlidir. Çünkü işin içinde insan vardır. İşin içine insan girdi mi bilimin evrenselliği kaybolur.
Sayfa 115 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Yapılan çalışmalar önyargıların yani inançlar ve kalıp düşüncelerle ilgili ön hazırlığın algı oluşumunda %75 rolü olduğunu göstermiştir.
Sayfa 37
Sosyal Bilimlerin Gelişmemişliği -1935-
" (...) Carl Murchison (...) kitabın önsözünde, hızla değişen bir dünyada sosyal bilimlerin gelişmemişliğinden yakınıyordu: Sosyal bilimler şu anda dünyanın politik belirsizliğinin ortasında çıplak ve aciz durmaktadır. Fen bilimleri, tam tersine çok parlak ve güçlü görünmektedir. Ya sosyal bilimlerin evriminde bir şeyler tamamen yanlış gitmiştir ya da büyük yargı günü henüz gelmemiştir. Bazı sosyal bilimcilerin azap çekip ter dökerek araştırma yaptığı konuların boşluğu, abesliği, yapaylığı ve kahredici önemsizliği, insanın umutsuzluğa yakın bir duyguya kapılmasına neden oluyor. Geçen bunca yüzyıldan sonra, dünyanın derdinin ne olduğunu ya da dünyada muhtemelen nelerin olacağını hiç kimse bilmiyor. [Murchison 1935, s. ix]"
Sayfa 253 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Dış şartlar sabit değildir ve bunu sabitleştirme konusunda da elimizden gelen pek bir şey yoktur. Öyleyse şartları çok yönlü tanımak, değişimlere karşı esnek olmak, kendimiz ve çevremiz için en uygun yaratmak gerekir.
Sayfa 44
Reklam
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.