Kültür bir anlam sistemidir ; bir eylemin tasarlanması ve genellikle o eylemi paylaşan insanlar açısından bilinçsiz, kesin gözüyle bakılan bir gerçeklik olması üzerinden değer standartları sağlar.
Tez yazdığım için yapmam gereken bir okumaydı. Sosyal bilimler disiplinlerinden birinde okuyan veya yüksek lisans-doktora yapan herkesin okuması gereken bir rapor. Güncelliğini biraz yitirmiş olsa da sosyal bilimlere duyulan istek ve ihtiyacı, tarihsel evrimini, disiplinlere ayrılmasını, üniversitelerde yer bulmasını ve kendi içerisindeki tartışmaları entellektüel çerçevede irdeleyen başarılı bir çalışma olmuş.
TEKRAR ETMEKTE YARAR VAR: Ekonomi okumakla iktisatçı olun- maz. Bu söz bütün dallar için geçerlidir. Okulda okurken ve okul- dan sonra mutlaka ek çaba gerekir. Ama bu, ekonomi gibi sosyal bilim dalları için çok daha fazla geçerlidir. Çünkü işin içinde insan vardır. İşin içine insan girdi mi bilimin evrenselliği kaybolur.
Descartes'ın "gerçek dünyanın doğası, mantıksal olarak, az sayıda açık-seçik temel önermeden hareketle kavranabilir" görüşü önde gelen çoğu Avrupalı filozof tarafından benimsendi. Immanuel Kant, Saf Aklın Eleştirisi'nde (1781), bir yandan Kartezyen 'rasyonalizm'in ikna edici bir eleştirisini sunmaya çalışırken, öte yandan empirizmi Hume'un "zihinsel süreçler duyularla algılanan verilerin ötesine geçemez" vurgusunun septik içerimlerinden kurtarmaya çalışır. Kant'ın 'diyalektik' terimini kullanarak geliştirdiği argümanı güçlü bir etkiye sahip olmasına rağmen, onun bilim felsefesinin etkisi, yazıları oldukça belirsiz olsa bile, Alman felsefesini empirizmden idealizme ve metafiziğe yönelten Hegel tarafından köreltildi. Daha önce belirttiğimiz gibi, Almanya'da Marx ve Engels'in gençlik döneminde Hegelci felsefe, hocaların ve öğrencilerin büyük ilgisini çekmekteydi.
Dış şartlar sabit değildir ve bunu sabitleştirme konusunda da elimizden gelen pek bir şey yoktur. Öyleyse şartları çok yönlü tanımak, değişimlere karşı esnek olmak, kendimiz ve çevremiz için en uygun yaratmak gerekir.