s

Spor

"Ona file bekçisi denildiği de olur. Aslında kader kurbanı, mahkum ya da şamar oğlanı da denilebilirdi. Onun bastığı yerde bir daha çim çıkmadığı söylenir. O yapayalnızdır. Oyunu hep uzaktan izler. Hedef mekandan ayrılmaksızın üç direğin arasında idamını bekler. Eskiden hakem gibi, siyahlara bürünürlerdi. Artık hakemler kara karga kıyafetiyle çıkmıyorlar sahaya, kaleciler de renkli fantezilerle süslüyorlar yalnızlıklarını. O gol atmaz. Onun varoluş nedeni gol atılmasını engellemektir. Gol futbolun bayramıdır, golcü mutluluklar yaratır; kaleci ise bozguncudur, oyunbozandır. Sırtında bir numaralı formayı taşır. İlk ödüllendirilen asla o olmaz. O her zaman ilk suçludur. Kaleci her zaman suçludur. Suçu olmasa da fatura ona çıkarılır. Oyunculardan biri dokuz kusurlu hareketten birini yaptığında ceza yine ona verilir: Bomboş alanın ortasında, celladıyla baş başa kalır. Takımların kötü olduğu günlerde de kabak onların başına patlar, şut sağanağı altında başkalarının günahlarını çekerler. Öbür futbolcular bir ya da birkaç kez affedilmez hata yapabilirler; ama her zaman milimetrik bir pasla, güzel bir çalımla ya da isabetli bir şutla kendilerini affettirebilirler. Onun böyle bir olanağı yoktur. Seyirci kaleciyi affetmez. Yanlış mı çıktı? Bacak arası mı yedi? Top elinden mi kaydı? Çelik parmaklar pamuğa mı dönüştü? Kaleci bir tek hatasıyla bir maçı mahvedebilir, bir şampiyona onun bir yanlışıyla kaybedilebilir. İşte o zaman seyirci kitlesi onun tüm başarılarını bir anda unutuverir ve onu günah keçisi olarak ilan eder. Kara talihi ömrünün sonuna dek onu terk etmeyecektir."
Muhabir: ''Zlatan bir insan mı ? Yoksa tapılması gereken bir tanrı mı?'' Zlatan: ''Hayır, insan.. Tıpkı büyük beyaz köpekbalığının bir balık olması gibi.''
Reklam
Zlatan: ''Paris'te bir daire bakıyoruz. Eğer beğenmezsem bir otel alacağım.''
Muhabir: ''Bugün zayıf ayağınla müthiş bir gol attın.'' Zlatan: ''Benim zayıf ayağım yok.''
Futbolcu olmasam bir suçlu olurdum. Küçükken antrenmana gitmek için bisiklet çalıyordum.
Reklam
Bu kitabı ayrıca etrafından yanlış sebeplerle dışlanmış, toplum tarafından kendisine farklıymış muamelesi yapılan bütün çocuklara gönderiyorum. Başka insanlara benzememek kötü bir şey değildir. Kendinize inanmaya devam edin. Sonuçta, bakarsanız, işler benim için yolunda gitti…
“…Daha ilk başta Barcelona’nın ufak bir okul ya da ona benzer bir kurum olduğunu anlamıştım. İyi oyunculara sahiptiler, onlarla ilgili hiçbir sorunum yoktu, zaten Ajax ve Inter’den takım arkadaşım Maxwell de benimle birlikteydi. Ama dürüst olmak gerekirse hiçbir oyuncu süperstar gibi davranmıyordu ki bu, bana garip gelmişti. Messi, Xavi, Iniesta, aslında bütün hepsi öğrenci gibi davranıyordu. Dünyanın en iyi oyuncuları antrenman sahasında toplanmış başları önde söylenilenleri dinliyordu. Oldukça gülünç bir durumdu. Eğer İtalya’da teknik direktör oyunculara “zıplayın” derse, oyuncular ona bakıp ‘bu nereden çıktı, neden zıplıyoruz ki?’ derler…..”
“Annem ve kız kardeşimin neden siyahlar giydiğini o zaman anlamadım. Hatta moda bu galiba diye düşündüm. Onlar Hırvatistan’da bombaların altında kalan büyük anneme üzülürken bundan haberi olmayan sadece bendim. Beni hep bu savaşın uzağında tutup korudular”.
“Getto’dan bir çocuğu çekip alabilirsiniz ama bir çocuktan gettoda yaşamışlığı alamazsınız.”
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.