s

Spor

5 üye · 1 yeni gönderi
Fenerbahçe
"İyi niyetinden vurulanlar kolay kolay iyileşemezler."
Kültür, "medeniyet"in etkili bir göstergesidir. Hıristiyanlığın bir kutsal gününün "sevgililer günü" diye Türk toplumuna mal ettirilmesi gibi. Bu arada bir yeni Türk üniversitesi İngiltere'nin, aralarında eskiden kalma rekabet olan iki ünlü üniversite kürek ekibini İstanbul'a getirerek yarıştırmıştı. Oysa bu hareketin Nijerya'da da yapılacak bir Galatasaray-Fenerbahçe maçından farkı olmasa gerek. Nijerya'dan kimse iki ezeli rakip GS ve FB'yi ülkelerine davet edip maç yaptırmazlar. Ama bizi Boğaziçi Üniversitesi iki ünlü İngiliz üniversite ekibini davet edip geleneksel rekabeti yaşatmak için yarıştırır. Demek ki "geleneksellik" bir şekilde kültürün içindedir. Bu geleneği kendinde bulamıyorsan başkasından ithal edersin.
Reklam
SUSKUN Sus, kimseler duymasın. Duymasın ölürüm ha. Aydım yarı gecede Yeşil bir yağmur sonra... Yağıyor yeşil.
3 Haziran 2004 tarihinde doğanlar hatırlamazlar, Alexsandro de Souza adlı bir futbolcu Brezilya'nın Cruzeiro takımından Fenerbahçe'ye transfer oldu. O tarihte ölen futbolseverler için talihsiz bir olaydı bu. Zira Alexsandro'yu namı diğer Alex'i sarı lacıvertli formayla izleyemeden göçüp gittiler.
Nasıl bir Beşiktaşlı olduğumu iyi bilirsin. İçimde ayrı bir sevdası, ayrı bir yeri vardır.Bu başka bir aşk, çünkü Beşiktaş kimseyi terk etmez ve sevdası hiçbir zaman geçmez.Sezen Aksu'nun şarkısında, ''Geçer geçer neler neler geçmedi ki...'' dediğine bakma sen! Beşiktaş aşkı geçse geçse babadan evlada geçer, bunun ötesi de olmaz. Şimdi neden
Sayfa 76
"Ona file bekçisi denildiği de olur. Aslında kader kurbanı, mahkum ya da şamar oğlanı da denilebilirdi. Onun bastığı yerde bir daha çim çıkmadığı söylenir. O yapayalnızdır. Oyunu hep uzaktan izler. Hedef mekandan ayrılmaksızın üç direğin arasında idamını bekler. Eskiden hakem gibi, siyahlara bürünürlerdi. Artık hakemler kara karga kıyafetiyle çıkmıyorlar sahaya, kaleciler de renkli fantezilerle süslüyorlar yalnızlıklarını. O gol atmaz. Onun varoluş nedeni gol atılmasını engellemektir. Gol futbolun bayramıdır, golcü mutluluklar yaratır; kaleci ise bozguncudur, oyunbozandır. Sırtında bir numaralı formayı taşır. İlk ödüllendirilen asla o olmaz. O her zaman ilk suçludur. Kaleci her zaman suçludur. Suçu olmasa da fatura ona çıkarılır. Oyunculardan biri dokuz kusurlu hareketten birini yaptığında ceza yine ona verilir: Bomboş alanın ortasında, celladıyla baş başa kalır. Takımların kötü olduğu günlerde de kabak onların başına patlar, şut sağanağı altında başkalarının günahlarını çekerler. Öbür futbolcular bir ya da birkaç kez affedilmez hata yapabilirler; ama her zaman milimetrik bir pasla, güzel bir çalımla ya da isabetli bir şutla kendilerini affettirebilirler. Onun böyle bir olanağı yoktur. Seyirci kaleciyi affetmez. Yanlış mı çıktı? Bacak arası mı yedi? Top elinden mi kaydı? Çelik parmaklar pamuğa mı dönüştü? Kaleci bir tek hatasıyla bir maçı mahvedebilir, bir şampiyona onun bir yanlışıyla kaybedilebilir. İşte o zaman seyirci kitlesi onun tüm başarılarını bir anda unutuverir ve onu günah keçisi olarak ilan eder. Kara talihi ömrünün sonuna dek onu terk etmeyecektir."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.