open.spotify.com/track/14ekVp321...
En zoru da şey değil miydi?
Beddua bile edemeyecek kadar çok sevdiğin birinin, her gün yaşanmışlıklarına pişmanlık ağıtları yakması. Kırdığı kalbine kurşun dizmesi. "Pişmanım" demesi değil de, her ne yaşarsa yaşasın pişman olmayacak kadar aşık olmamış olması yakıyordu değil mi...?
Eşe dosta "Ben sevdim, benim vedam, benim sızım," demek dururken, "İlanı bitiş" nâraları atarak, "Helal olsun, güzel bitiriyorsun" alkışlarına göğüs germesi...
Hangisi daha ağır?
Bin defa gelsen dünyaya, bin daha sevecek olman mı?
Bir kere bile arknda duramamış olamsı mı?
Hani bir tek göz yaşına bütün şehri yakacağı yerde, "Bu muydu yani" detirmesi mi...
Tek bir an için pişman olmadığın sevdanın, bitişi için sevinç çığlıkları atacak kadar değmemiş olması mı?
Of..Of...
Keşke tek bir veda etseydi de, pişman etseydi. Pişman etseydi onu kaybettiyine, ama aşkına sahip çıksaydı.
Kimselere ezdirmeden, gururla taşısaydı.
Ama...İşte ama...
Boş ver be gönlüm, en çok seven değil, aşkına sahip çıkamayanlar kaybedenlerdir. Sen yine kazançlısın, çünkü iki kişilik aşkı bir gönülde taşıyorsun. Bu da aşkına helali hoş olsun...