t
Tarihi Kurgu
1 memberUzun zamandır beni böyle etkileyen bir roman okumamıştım...
Bildiğiniz üzere her ay, normalde okumadığım kategorilerden en az bir kitap okumaya çalışıyorum.Bu ay için Kartal'ı okumaya karar verdim.İki yaşında geçirdiği Still hastalığı sonrası fiziksel engele sahip olsa da muhteşem bir hayal gücüne ve insanların kalbine dokunmayı başaran bir
Diyarbakır, şehrin ortasında kalan surları ve Dicle nehrinin üzerine kurulu Ongözlü köprüsü ile yıllar önce beni büyüleyen mistik bir şehir olmuştu. Hikayesi surların gölgesinde geçen Kandan Adam ile bu şehrin sokaklarını yeniden adımlarken, tarihinin huzursuzluğunu da hissettim.
“Bir halde eyleyemez zevki zemânın;
Her şey değişir; kahrı değişmez bu cihanın” Diyen Kürt Aydınlarından Kemal Fevzi’nin dizeleriyle başlar bu hikaye. Daha sonra yaşarken yalnız kalan, yalnızken ölen, ölüme adım adım giderken yaşamı öğrenen Ahmet Boz’un hikayesine karışır bu dizelerin hikayesi. Biz de kahrı değişmeyen bu cihanın hikayesini, yüzyıl sonra yeniden okuduk.
Kitap, Osmanlı sadrazamı Sokollu Mehmet Paşa tarafından Bosna'da yaptırılan Drina Köprüsü'nün inşasından Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçen süreci sunmuş bize.
Yüzyıllar içinde bölgede yaşayan farklı toplulukların maruz kaldığı işgaller, savaşlar, isyanlar, salgınlar, doğal afetler... Yine yüzyıllar içinde değişime uğrayan insan ilişkileri, hayat tarzları, toplum yapısı, gelenekler... Bunların hepsinin yansımasıyla duygu yoğunluğunun seviyesi epey yükselmiş.
Tasvirleri çok başarılıydı ki okuduğum satırları gözümde canlandırmakta hiç zorlanmadım.
Zaman zaman zor ilerleyen bir kurgu olsa da genel olarak sade ve anlaşılır bir dili vardı. Döneme ait efsaneler ve hikayeler de anlatıma ayrı bir keyif verdi.
Tarihi kurgu sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Keyifli okumalar...
Gazap Üzümleri
Eserlerinde genellikle işçi yaşamını ve toplumsal sorunları dile getiren John Steinbeck, Gazap üzümleri kitabında da aynı sorunları dile getirmiştir.
Gazap Üzümleri, 1939 yılında yayınlanmış, Pulitzer ödülünü almıştır.
Romanda 1930'lu yılların tüm dünyayı etkileyen ve Amerika'da başlayan Büyük Buhran döneminde, tarımın kapitalistleşmesiyle küçük toprak sahiplerinin açlık, sefalet, ve zorbalık yüzünden 3 milyon insanın yeni bir yaşama başlamak için evlerini terk edip Kaliforniya'ya göç etmelerini ve bu süreçte yaşadıkları zorlukları konu alıyor.
Bireysel ailelerin parçalanırken bütün göçmenlerin de tek bir aile haline gelişini vurguluyor.
"Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap oluşuyor. Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor."
kitap yorumu
Selam millet! Yorumlarımı özlediniz demiii
Haydi yoruma
Öncelikle kitabın çok sıkıcı geçeceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Sadece ilk başlardaki betimlemeler beni biraz yordu diyebilirim. Onun dışında kitap ince, bazı yerleri resimli, dili ağır olmayan ve okunabilecek bir kitap.
Sadece tarih romanı olduğunu sansam da aslında tarihi içeren bir kurgu kitabıymış.
Bence tarihi şeyleri sevenler okuyup bir şans verebilir.
Ben gayet kısa bir sürede #okudumbitti bence siz de okursanız kısa sürede bitecektir çünkü gizemler ve olaylar sizi kurgunun içine çekiyor.
Her ne kadar benim tarzım olmasa da, bu tarz kitapları sevenler okumalı
“Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?”...
Kitap bu vurucu soruyla okuyucuyu daha hikaye başlamadan etkisi altına alıyor. Kitap, hikayenin kahramanı doğmadan çok önce başlıyor..
‘Doğunun Limanları’ benim Lübnanlı yazar Amin Maalouf ile tanışma kitabım oldu. Biraz geç tanıştım ama, bununla da güzel bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum..
Romanın baş kahramanının babası Türk, annesi Ermeni,
