"İnsan yapması gerektiğinin ne olduğundan içten içe emin olsa da karar vermek bazen oldukça zor oluyordu. Verdiği kararı uygularken ve yüreğine kıymıklar batarken taş gibi bir irade gerekiyordu.."
"Başkalarının fikri ile yaşamak bana göre değil. Bu dünyadan bir kez geçeceksem bütün güzergahı bizzat belirlemek isterim. Başkaları geçecekse geminin dümenine, o yolculuk benimdir, diyebilir miyiz? Diyemeyiz.."
"Sanıyorum siz insanlara gerçek manada değer verdiğinizi hissettirdiğinizde onlar da layık olmaya çalışıyorlar. Böylece kötüye kullanmak hiç kimsenin aklına gelmiyor.."
"İnsan ne zaman böyle çok mutsuz olsa çocukluk anılarına saklanır, kendisini orada tamir etmeye çalışırmış meğer. Ah! Çocukluk! En büyük derdimizin akşam olunca beş dakika daha sokakta kalabilmek olduğu efsunlu yıllar..."
Kemal Sayar okumak insanın hissettiği ve zihninden geçirdiği düşüncelerin yansıması gibi. Sanırım ilk kez Muhit'te merhamet yazısını okumuştum. Bu kitabı, bana diğer kitaplarına göre teknik terimler açısından ağır geldi. Son kitapları kesinlikle her yaş ve kesime hitap ederken bu kitabı ince tahliller gerektiriyor fikrimce. Belki de bu kitabın okudğum diğer kitaplarına göre daha eski olması, ve Kemal Sayar'ın zamanla anlatımını sadeleştirmesindendir. Kitap esasta tasavvufun psikoloji ile kesişmesini konu almış ve yazar kendini de sorguladığı soruları yanıtlamış :
"Bir sûfi piri, bir keresinde şakirtlerinden kendisiyle seyr-i sülûka geçmeden önce ne gibi bir benlik davaları olduģunu söylemelerıni istedi.
Birincisi:"Ben kendimi dünyanın enyakışıklı erkeği sanıyordum dedi.”
İkincisi:"Ben dindar olduğum için seçilmıslerden olduğuma inanıyordum."
Üçüncüsü:"Ben öğretebildiğimi sanıyordum."
Ve Dördüncüsü de: Benim benlik davam bunların hepsinden daha büyüktü, ben de öğrenebildiğime inanıyordum” dedi.
Pir, ‘en büyük benlik davasının, dördüncüsünün söylediği' olduğuna işaret etti."
Kemal Sayar'da dördüncü benlik davasıyla mücadele ettiğini yazmış. İnsan bu kadar profesyonel kalemlerin de böyle mücadelelerden geçtiğini görünce umutlanıyor.
Fena'nın mevcut benliği parçalama ve Beka'nın yeniden bütünleşme olduğunu yazmış ki, bu kısım okuduğu
m sürece esas üstüne düşündüğüm konu oldu. "Fena için BEN, BENİM, BANA demeyi terk et." Gün içinde bu kelimeleri ne sıklıkla kullandığımı hesap etmeye başladım. Sanırım okumanın tefekkürü de bu...
Hakikat bilgisine ancak iki yolla ulaşılır
Birincisi :Ölüm kapısından geçerek..(Tüm hakikatle arandaki perdeler açılmış olur )
İkincisi : Nefsin terbiyesi, hastalıklardan arındırılması ile olur .Nefsin terbiyesi İnsan denen varlığın geçirdiği dönemleri iyi bilmek ve bilgiyi ahenkle hayata geçirmek ile olur ...
Derin mâna alemine giriş yapmak için muhakkak okunması gereken bir eser....