Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.13
Teknoloji
Sayfaları çevirisin ve bir bakarsın ki kitap bitmiş. Tam olarak buydu, okuduğum ilk Livaneli romanıydı, dilin akıcılığı ve yazan kişinin bilgi birikimi karşısında şoka uğradım, cümleler taze araştırılmış yapay google kokmuyordu, güvenilir tozlu tarih kitapları kokusundaydı ve bu koku benim bu tür romanlarda aradığım yegane şeydir. Sizin de bu kitabı benim gibi adeta yutmanız dileklerimle.
Yaşadığı son başarısız ilişkinin ardından kendisini erkeklerden uzak tutan bir çöpçatanın müşterisine ayarlamaya çalıştığı bir erkeğe ilgi duyup ondan uzak durmak istemesi ama sonunda pes etmesi. Epi topu 40 sayfaya sığacak bu hikayeyi uzat demişler yazara. O da 413 sayfa boyunca gerekli gereksiz ne bulursa yazmış. Sıkıntıdan ölebilirdim. Belki de öldüm, farkında değilim.
Neyi Arıyorsan, Neyin Peşinden koşuyorsan sen o'sun.Mevlana hz.
Ne de güzel söylemiş. Yunus'u aradım ve buldum.Yunus Emre'nin hayatı hakkında bildiklerimiz son derece sınırlı ve bu konuda bilgi ve belge yok denecek kadar az iken, İskender Pala bir hayat giydirmiş.Güzel de olmuş.Yalnız bilmeyenler bu hayat hikayesini gerçek sanabilir.Bu belirtilmeliydi diye düşünüyorum.Diğer taraftan teknoloji o kadar gelişti ki asıl hikayenin bu olmadığını herkesin bildiğini biliyor olmasına yoruyorum İskender Pala'nın. Maneviyatı yüksek bir eser.Asıl meseleye gelecek olursak .Bi sitare,bi ismail yok belki ama önemli olan bu hayat hikayesinden ne sonuç çıkardığımız;Nefis muhasebesi,Teslimiyet,Hizmet,istek,çaba ,İlahi aşk. Asıl mesele Yunus olabilme.
Böyle de başlanır mı bilemedim ama, bir itirafla başlayım: Günümüz yazarlarını çok sınırlı takip edebiliyorum. Gerekçe aranırsa bulunur elbet (hani o meşhur deyiş var ya, “so many books, so little time” diye, bana sorsanız muhtemelen bu gerekçeye sarılırım), ama tabi malum, gerekçeler sonucu değiştirmiyor.
Melisa Kesmez beni güncel edebiyata yaklaştıran kalemlerden biri oldu. İlk kitabı “Atları Bağlayın, Geceyi Burada Geçireceğiz” ile büyük beğenimi kazanmıştı. Akıcı diline, betimlemelerine, kelimelerle arasının bunca iyi olmasına hayran kalmıştım. Bu ikinci kitabıyla kendisine olan beğenim pekişti diyebilirim. Melisa Kesmez’ın diliyle/kitaplarıyla tanışmayı herkese tavsiye ediyorum.
Kitaba gelince, toplam 10 öykü var, tümü “alıp götüren” cinsten, ama ben en çok “Telefon Kulübesi” ve “Bir Bahçeyi Beklemek” 'i sevdim.
Farklı bir tarz denemiş yazarımız ve bence bu sefer olmuş. Distopya ve bilimkurgu tarzında yazılmış. Kitabın isminin neden tutsak güneş olduğunu merak ediyordum ve konu itibariyle öğrenmiş oldum :). Bir çocuk annesi bilim kadını olan Yuna teknolojik olarak ilerleme kaydetmiş bir dönemde yaşıyor. Uçan trenlerin, taksilerin olduğu, kol bilekliklerinden telefon görüşmesi yapıldığı, vücut ısısına ayarlı ısıtma sistemlerinin olduğu ama tek eksikleri var güneş ışığı. Dünya ile güneş arasına yerleşen bir gökcismi yüzünden güneşe hasret bir ülke ve yaşam. Teknolojinin yanında disiplinin ve kuralların katı olduğu özügürlüklerin kısıtlı olduğu bir düzen. İçinde aşk, özgürlük, dayanışma ve sevginin yer aldığı Türk yapımı bir distopyaydı ben okurken çok zevk aldım ve merakla bitirdim herkese tavsiye ederim
Anne Ben YouTuber Oldum
Yeni nesil medyada yer alan ve farklı bir şekilde içerik üreten bir YouTuber. Klasik medyadan gelen ve yeni nesil medyaya geçen ve başarılı olana kadar durmadan,yorulmadan çalışan içimizden biri, Uras Benlioğlu.
Amerika'nın sanayileşmeye başlayarak tarımın kapitalistleşmesi sonucu daha çok nasıl fazla ürün üretirim, nereden maliyetleri kısarım da satarım mantığı ve toprakla birebir haşır neşir olan işçilere olan etki aktarılmıştır. Kuzey'den Batı'ya yani Kaliforniya'ya binlerce işçi göçe maruz bırakıldı.. Gerek ailesiyle gerek onlardan ayrılmak zorunda kalarak.. Bankalar ve şirketlerin düşündüğü tek şey elde edeceği kar ve faizler.. Olan halka oldu.. Bununla gelen çaresizlik, göç, açlık, umutsuzluk, hatta ölümler..
Tabi kitapta olay örgüsü bir aile üzerinden aktarılmıştır. Joad ailesinin bu süreçte yaşadıklarını ve şahit olduğu bu çürük düzene nasıl mücadele etmeye çalıştıklarını göreceksiniz. Okudukça kitabı benimseyecek ve ailenin bir parçası gibi hissedeceksiniz. Bazen gülecek bazen de hüzünleneceksiniz.
Aslında görüyoruz ki bu tarz sorunlar artık evrenselleşti. Sadece Amerika'da değil, kapitalizm ile yöneliten her ülke de bu tarz sorunlarla zaten karşılaşılıyor. Hele ki şimdi teknolojinin önemini arttırdığı dönemlerdeyiz ve gelecek için herkesin kaygısı oluşmaya başladı bile. Benim görüşüm, Teknoloji faydalı birşey olsa da kapitalizme yardım etmekte. Ne yazık ki..
Çok fazla övgüye mazhar olan bu Kitabı okumaya ilk başladığımda konsantre olmakta güçlük çekmemin yanında nereye varmak istediğini de anlayamadım . Tam kitaptan sıkılmaya başlamak üzereydim ki bir anda gerçekten kendimi kitabın içerisinde yaşıyormuş gibi hissetim ve heyecanla okumaya devam ettim.Yazarımız günümüz de birçok insanın yaşadığı ancak kronik birer problem olması hasebiyle insanların duyarsızlaştığı sorunları ; yani problem olarak değerlendirilmesi ve çözüm üretilmesi gereken hususların ne yazık ki kapitalist sistemde artık kanıksanmış olması hususunu alışılmışın dışında çok farklı bir dille ele almış ve beni çok şaşırtmıştır. Okuduğunuzda hayatınızda radikal değişiklikler olur mu bilemiyorum tabi ki ama çok farklı bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olup hayalin ötesinde farklı bir dünyaya yelken açtırabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum . İyi okumalar ...
Yazar ilk kitabı olan Pürdikkat adlı kitabında odaklanma konusuna değiniyor ve kitaptan sonra çoğu kisinin geri dönüşü teknoloji yüzünden odaklanamadıklarını söylemeleriyle birlikte heyacanla araştırmaya koyuluyor ve kendi oluşturduğu dijital minimalizm felsefesini ortaya koyuyor. Akademisyen olarak bilimsel kalemiyle desteklediği yazılarında hem de pratik uygulamalar sunuyor. Bu uygulamaların çoğu işe yarar uygulamalar gibi gözüküyor. Mesela 30 günlük bir periyotta tüm gereksiz sosyal medya hesaplarını kapatmayı teklif ediyor. Tesadüfen benim için öyle bir zamana denk geldi ki en çok vakit kaybettiğim artık çok gereksiz gördüğüm sosyal medya hesabımı kapatalı zaten 30 gün olmuştu. Yazar kitabının sonunda şu yazısıyla aslında her şeyin yeni başladığını söylüyor.
'Dijital minimalizm,dijital temizlik dönemini geçtiğiniz anda tamamlanacak tek seferlik bir süreç değil,bilakis sürekli düzenlemeler ve değişiklikler yapmak gerektiriyor. Dijital minimalizm albenili cihazlar yığınında kaybolduğunuz bu çağda yaşamaya değer bir hayat kurmakla alakalı bir felsefe."
