Coğrafik durumu dolayısıyla, yabancı dil tesirinden uzak kalan Yakut Türkçesi, bugüne kadar koca sahanın, rakipsiz bir ifade vasıtası olmuş, memuriyetle ve sürgünle gelenler kim olursa olsun, Yakutçayı öğrenme zorunda kalmışlardır. Bu yüzden, daha XIX. yüzyılda Yakut şivesi Avrupa Ve Rusyada araştırılmaya
başlanmış, O. Böhtlingk (1848-1851) tarafından vücuda getirilen “Yakut dili hakkında, Gramer, Metin ve Lügat” adlı eser, Türk dili üzerinde yapılan gramer araştırmalarının şaheserini teşkil etmiştir. Mukayeseli Türk dili gramerinin de temeli olarak telâkki edilebilir.
Âşık Paşa Garib-nâme'sinde Türk dili hakkında aynen şu satırları yazmaktadır: "Bu fakîre Türk lisânı üzere bu kitâbı nazmeylemek vâcib oldu, tâ ki onlar da işbu ni'metten mahrum olmayalar ve i'tikadda tarîk-i nişayesteye gitmeyeler.
Yine aynı eserde şu mısralara tesadüf etmekteyiz:
Gerçi kim söyledi bunda Türk dili
Lîk ma'lûm oldu mânâ menzili
Çün bilesin cümle yol menzillerin
Yirme öyle Türk ü Tacik dillerin.
Milliyetlerin hududunu insanların yaptığı siyasî hudutlar çizemez.
Çünkü milliyet bir “ilâhî birlik”tir. Asırlar içinde, muhtelif tesirlerin
altında biraz dağılmış gibi görünse de “lisan, din, mazi” bağları yine
gevşemez. Şimdiye kadar gördüğümüz kozmopolit terbiye İstanbul’un münevverlerine Türkiye haricindeki millettaşlarını
Kutadgu Bilig Türk halk şiiri ahengini de taşımaktadır. Eserdeki aruz hatalarını da abartmamak gerekir. Bir kere Kutadgu Bilig san'at amacıyla değil didaktik amaçla yazılmıştır
Dil bilimci Morris Swadesh'in, insan dillerinin en temel kelimeleri olarak düşündüğü yüz kelimeden 36'sının Köktürk anıtlarında geçmediğini söylersek konu daha iyi anlaşılacaktır