Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Falih Rıfkı şöyle yazar :
«Aşiretin bulunduğu çöllerin içine, henüz, paradan büyük Allah girmemiştir. Para uğruna yapılan her şey, Allah uğruna yapılmış demektir. (Arap şeyh ve emirlere itafen )
Sayfa 282Kitabı okudu
Churchill ;
«- Senin baban Enver Paşa, benim siyasi hayatımı, tam yirmi yıl geriye attı!» Olay şöyle cereyan eder: ağzından nakleden, Enver Paşanın oğlu Ali Enver, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, diğer Hanedan azası gibi yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştır. Fakat sonra yurdunda askeri tahsilini yapar. Askerlik mesleğine girerek, Türk ordusunda Hava
Reklam
Mustafa Kemal (yarbay) işte o meşhur sözü ;
«- Size ben, taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum; biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve başka kumandanlar alabilir…» *** Mustafa Kemal o dakikaları hatıratında ancak birkaç söz, fakat derin bir duygululukla belirtir: «- Düşününüz, işte bu bir andı…» Evet karar anı gelmiştir. Karaya çıkan düşman, 8 taburdan faz-lardır. Arkadan 57. Alay yetişir. Gerçi Mustafa Kemal'in kuvveti düşmana bakarak zayıftır. Ama derhal süngü taktırır. Hücum emrini verir. Sabah saat 10.00. Çanakkale'de artık süngüler konuşmaya başlamıştır. Ve bu konuşma, sonuna kadar devam edecektir. İşte Mustafa Kemal'in bu kararını verdiği ve süngü hücumunu başlattığı yere, simdi «Kemal Yeri» denilir. Ve orada mütevazi bir mermer sütun üzerinde bu sözler yazılıdır. Sağdan soldan diğer kuvvetler de yetişir. Mustafa Kemal, Conkbayırı'ndan harekâtı idareye başlar. Bu harekâtı anlatırken onun sözleri şunlardır: «- Herkes öldürmek ve ölmek için düşmana atılmıştı… Zaten bu, verilmiş bir emirdir: «- Size ben, taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum; biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve başka kumandanlar alabilir…» Öyle de oldu. 57. Alaya gelince? Ondan bu kubbede bâki kalan, bir son «Allah, Allah!» sedasıdır. Çünkü bu muharebede, 57. Alay, tamamen eridi…
Sayfa 235Kitabı okudu
626 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Kürşad!
Keşke bitmeseydi dedirten yaklaşık 600 sayfalık eşsiz kitap... Evet kitap bitti, bitmesin diye sayfaların gözünün içine baktım desem yeridir. Böyle güzel kitapları niçin daha ön planda tutmuyoruz şaşırıyorum doğrusu. 10 üzerinden 1000..000 veriyorum. Ufak çaplı araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla eskiden iki kitap olarak basılan bu güzel
Bozkurtlar
BozkurtlarHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202014,4bin okunma
Mustafa Kemal Bey, biraz da tartışmalı bir telefon konuşmasından sonra,
bütün Arıburnu ve Anafartalar Cephesi Kumandanlığına atandı. *** Düşmanın bu maksat için Limni adasında 50- 60.000 kişi topladığı öğrenildi. 8 ağustostan başlayarak da bu büyük plan, Güney cephesine de paralel olarak, sahneye konulmaya başlandi. İngilizler 6-7 ağustos geceleri Arıburnu cephesine 5 tugay çıkardılar. Böylece Arıburnu cephesinde 37.000 kişilik bir İngiliz gücü birikmiş oldu. Bu kuvvetin 20.000'i Conkbayırı ile Kocaçemen Tepesine saldıracaktı. 7 ağustosta taarruz başladı. Çarpışma, daha doğrusu boğazlaşma, korkunç ve kanlıydı. Hatta bir aralık düşman, Conkbayırı'nı işgal etti. Kocaçemen tepesine tırmandı. Tepeyi işgal için az bir mesafe kaldı. Bu sırtlarda gece ve gündüz devam eden boğuşmaların hikâyesi, Çanakkale savaşlarının en kanlı sahnelerini teşkil eder. Bir aralık, neticeden ümit kesilir gibi oldu. İşte bu safhadadır ki Mustafa Kemal Bey, biraz da tartışmalı bir telefon konuşmasından sonra, bütün Arıburnu ve Anafartalar Cephesi Kuman- danlığına atandı. Ve boğazlaşmalar, yalnız bu ağustos taarruzlarının değil, Çanakkale muharebelerinin de neticesini tayin edecek şekilde gelişti…
Sayfa 236Kitabı okudu
Mustafa Kemal, Liman von sanders’e istifasını sunuyor,
Ağustos muharebeleri kazanılmıştır. Mustafa Kemal'in bu neticede, birinci derecede hizmet ve mesuliyeti vardır. Bu muharebelerin zaferle bitmesini takibeden eylül ayının ilk günlerinde Başkumandan- vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa Gelibolu cephesine gelir. Cephenin bütün aksamını ve gurupları gezer. Fakat bu gurupların en büyüğü ve önemlisi; son muharebelerin sahası olan Anafartalar gurubu mintakasını ve oranın kumandanı Albay Mustafa Kemal'i ziyaret etmez. Halbuki Mustafa Kemal, 100.000 kişiye varan kuvvetlere kumanda etmiştir. Bunların üçte birini savaşlarda kaybetmiş, fakat «Istanbul'u kurtaran Kumandan» gibi takdir sözleri ile anılmıştır. Üstelik bu muharebelerde muzaffer olmuştur. Mustafa Kemal, Başkumandanvekilinin bu ihmalinden haklı olarak kırılır. Ve Ordu Kumandanı Liman von Sanders'e istifasını sunar. Rahatsızlığından bahsederek, bu istifasının kabulünü rica eder. Fakat Liman von Sanders, değerli bir Kumandanlık vasfı gösterir. Mustafa Kemal'in askeri kudretini, en kritik muharebelerin ateşleri içinde görmüştür. Ona göre Mustafa Kemal, sıradan bir asker değildir. Osmanlı Ordusunun Mustafa Kemal'e daima ihtiyacı vardır. Bu düşüncesini, kendi elyazısı ile yazdığı uzun bir mektupla, Enver Paşaya açıkça ifade etmekten çekinmez. İstifayı alıkor. Ve bunu alı koyduğunu, Başkumandanlığa göndermeyeceğini de Enver Paşaya yazar
Çanakkale- İstifa olayıKitabı okudu
Reklam
407 syf.
·
Puan vermedi
İlkokul yıllarımda evimizdeki kütüphanede gördükçe kapağında ki resmi “Alaattin’in sihirli lambası”na benzetip elime alıp uzun uzun bakardım. Daha sonra aklımız erip okuyunca eğlence değil de daha çok bir milletin makus talini yansıtan bir dramla karşılaştım. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışında hep kaybetmediğimiz toprak kısmı ile ve kahramanlıklarımızla övündük ama yitip giden ve o buhranda kaybettiğimiz şimdilerde de diğer milletlerin refah ve gelişmişlik seviyesine bakarak ah ettiğimiz parlak nesillerinin kaybını maalesef çok fark edemedik. Dönemin canlı bir tanığından bir kez daha dinlemek isteyen herkese tavsiye ederim. İçinizdeki arayışın hiç bitmemesi dileğiyle…
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,437 okunma
Mustafa Kemal (Yarbay) - Enver Paşa ( Harbiye Nazırı) kısa dialog (1914)
Mustafa Kemal ısrarlarla vė âdeta emir almadan Sofya'dan Istanbul'a dönmüş, orduda vazife almaya gelmişti. harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşayı da ziyareti usuldendi. Bu ziyareti şöyle anlatır: «Biraz sonra Enver Paşa ile karşı karşıya bulunuyorduk. Enver Paşa, zayıf düşmüş, rengi solmuş bir haldeydi. Söze ben başladım: - Biraz yoruldunuz. - Yok, o kadar değil. - Ne oldu? - Çarpıştık. O kadar… - Şimdi vaziyet nedir? - Çok iyidir!… Enver'i daha fazla üzmek istemedim. Kendi işime sözü getirdim: - Teşekkür ederim. Numarası 9 olan bir tümene beni kumandan tayin buyurmuşsunuz. Bu tümen nerededir. Hangi kolordu ve ordunun emrinde bulunuyor? - Ha, bunun için belki genelkurmayla görüşürseniz daha kati malumat alabilirsiniz. - Pekiyi, o halde sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Genelkurmayla görüşürüm…» . Karşılaşma biter. Ayrılış soğuktur. Ve Mustafa Kemal gidip kendisinin tayin edildiği tümeni öğrenmek isteyince de garip vaziyetler karşısında kalacaktır. Çünkü ortada böyle bir tümeni bilen yoktur. Ama ne var ki daha sonra derme catma nir tümen tümen kurulup Mustafa Kemal Gelibolu Yarımadası'na gidince, oradaki savaşlarda birtakım mucizeler olacak ve Çanakkale'den, bir Mustafa Kemal zuhur edecektir. Kaldı ki bu harbe girilmemesi için Mustafa Kemal, daha Sofya'dan Istanbul'a görüşlerini yazmıştır. Bu mektubu biraz ileride okuyacağız. Ama madem ki harbe sürüklenilmiştir. Mustafa Kemal ve ordunun bütün genç kadrosu ve kumandanları, vazifelerini yapacaklardır…
Sayfa 549 - Mustafa kemal(yarbay) 9.tümenKitabı okudu
Mustafa Kemal, arkadaşı Fethi Beye …
«Enver'den ancak bu beklenirdi. Türkiye bu harpten sağ çıkmaz!…» Evet, kehanet yerindeydi. Ne çare ki Osmanlı imparatorluğu, Birinci Dünya Harbinden sağ çıkmadı…
I. Dünya harbiKitabı okudu
( Biriyle buluşunca ben ) Cemil Topuzlu eşiyle ilk görüşmesi
ikimiz beraber yukarıya çıktık, Gayet şık döşenmiş bir salona girdik. Yüz görümlüğü olmak üzere bir çift küpe almıştım. Kadife mahfazayı, refikamın yanına koydum. O da, lûtfedip yüzünü açtı! Hele şükür, birbirimizi görebilmiştik!… Fakat her ikimiz de, mahcubiyetten tek bir kelime söyliyeme- dik. Böylece, yekdiğerimizden, hiç konuşmadan ayrıldık!…
Cemil topuzluKitabı okuyor
Reklam
Başkumandanvekili Enver Paşa ;
«- O halde, kuvvetli bir kabine lâzımdır, Orduyu Mustafa Kemal Paşadan başkası idare edemez!» *** Son günlerde Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasında, kendiliğinden doğan bir fikir birliği vücut bulmuştur. Az kuvvet evvel görmüştük ki, Mustafa Kemal Paşa, ordunun başına getirilmesini «çok samimi bir lisanla» istemişti. Enver Paşanın, sulh şartları bilinmeden Talât Paşa hükümetinin çekilmesini doğru bulmadığını da anlatmıştım. Talâı Paşa istifasını bir emrivaki olarak gördüğü zaman, Başkumandanvekili Enver Paşa: «- O halde, kuvvetli bir kabine lâzımdır, Orduyu Mustaja Kemal Paşadan başkası idare edemez!» demiştir.» - celal bayar
Osmanlı çöküşü 1918Kitabı okudu
Mustafa Kemal’in parolası, “Yurtta sulh, cihanda sulh”tu. Güttüğü siyaset, barış içinde bir arada yaşama politikasıydı. Türkler, bütün uygar milletlerle dostturlar.
Türk Milliyetçileri Hira Dağı kadar Müslümandırlar. Tanrı Dağı kadar Türk'türler.
Cemil Topuzlu’nun komik bir anısı ;
Uzatmıyalım, emirnamemi alıp hastahaneye gittim. Fakat kapıdaki fevkalâdelik nazarı dikkatimi celbetti. Her yer silinmiş süprülmüştü, antre kalabalıktı. Ben, bunları tabiatiyle üstüme mal etmiyerek Başhekim Mehmet Paşanın odasına girdim. Emirnameyi verdim. Mehmet Paşa, bunu okur okumak kahkahayı basmasın mı! Hem de nasıl, adamcağız, kasıkları çatlarcasına gülüyor, gülüyor, gülüyor… Bu zaviyet karşısında, alınmış, kızmağa başlamıştım. Öyle ya, ne emirnamede, ne de bende gülmeyi icap ettirecek bir şey yoktu!… Muhatabım, mâfevkim olmasına rağmen - ben o zaman Kolağası idim dayanamadım. Niçin güldüğünü sordum. Mehmet Paşa daha çok gülmeğe başlamasın mı?!… Nihayet, başhekim, kapıçuhadarını çağırttı : -Lâfı kulağınla dinle, bak, imparator değil, operatör imiş, dedi. Meğer meselenin aslı şuymuş: Kapıçuhadarı bir gün evvel herhangi bir idarî sebeple Sıhhiye Reisinin nezdine gönderilmiş. Reis : Yarın sizin hastahaneye operatör gönderiyoruz, demiş. Zavallı kapıçuhadarı ömründe ilk defa işittiği bu sözü imparator şeklinde anlamış, O sırada Alman Kayzeri Wilhelm II nin akrabasından adlı bir Fransız müdür tayin edilmiştir. bir prens de İstanbul'a hekime: gelmiş bulunuyordu. Adamcağız, koşa koşa Baş hekime Yarın hastahaneye imparator geliyormuş, haberini vermiş. Başhekim de, kapıçuhadarı gibi yanlış anlamış, Wilhelm'in akrabası olan prens İstanbul'da ya, o gelecek diye düşünmüş… İstikbal hazırlığı yaptırmış! Gele gele de ben gelmişim!
Ulucanlar cezaevi müzesine geldim. Nazım Hikmet. Yılmaz güney. Deniz gezmiş. Necip Fazıl kısakürek. Eski Ankara belediye başkanı ve çoğu yazar ve gazeteci in kaldığı cezaevi ve duvar yazıları. Çoğunun suçu sadece yazı yazmak. Neden yazı devlete baş kaldırmak devletin insanlara yaptığı kölelik ve onlara yapıldığı zulümlere baş kaldırdığı için. Çeşitli gazetelerde yazılar devlete itafen yazılar. Çıkardığı kitaplar yüzünden. Müzede küçük bir çocuk gördüm dedi ki anne neden bunlar buraya girmiş dedi. Annesinin cevabı: oğluşum düşündükleri için yazdıkları için ve söyledikleri için dedi. Yazar ekler bir ülke de zulüm varsa. Bu ülke de hayat yoktur der...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.