"Benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen sen, bu arada hiçbir şeyden haberi olmayanı oynayan veya her şeyi ve herkesi alaya alan sen. Evet, yanlızca sen, beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen."
Bir diğerinin duygularını anlayabilmek için sevgi gerekir kuşkusuz; fakat tutkunun belli bir derecesinde sevgi, sevilen kişinin duygu dünyası da dahil olmak üzere dış âleme hiçbir duyargası uzanmayan, dolayısıyla kulak vermediği ve algılamadığı için de rahatsız edici bir itirazı olanaksız kılan kör bir bencilliğe dönüşüyor.
Tutkulu aşk yalnızlığın en uç ve en son durağı gibi.
“... düş olarak kalan gecelerin düşü, en sonunda istenen ve etten, kemikten oluşan ve gerçekleşen ama, daha ne adı, ne kabahati, ne lekesi, ne israrlı istekleri, ne de kusurları olan hayaletti bu.”