Kelimenin tam anlamıyla öyle, uyuklayarak yaşıyordum. Bedenim suda boğulmuş birinin cesedi gibi hislerini yitirmişti. Her şey silikleşmiş, puslanmıştı. Tüm varoluşum, dünyada yaşıyor olduğum gerçeği bile bana bulanık bir hayal gibi geliyordu. Güçlü bir rüzgâr esecek olsa, bedenim havalanıp dünyanın en uç noktasına kadar gidiverir herhalde, diye düşünüyordum.