Anksiyetesi olan Ariana ve kabilenin neşesi olan Zolaya arasındaki hikayeye geri dönüş yaptık. Gariptir ki bir gezegene düşsem ve bu tarz bir toplulukla karşılaşsam aynı Ariana gibi hissederdim. Çünkü diğer kadın karakterlerin büyük bir çoğunluğu hemen her şeye odaklanıp uyum sağlamışlardı. Tek absürt buldukları rezonans olmuştu. Ariana ise cidden kaygılandığı her bir sorunda o kadar gerçekçiydi ki. Sanırım kendime en yakın hissettiğim kadın karakterlerden biriydi.
Yazar bu konuda anksiyeteye sahip birinin nasıl davranıp nasıl kendini sakinleştiğini, nasıl ortama uyum sağlayacağını çok güzel bir şekilde karaktere yedirebilmiş. Takdir ettim.
Zolaya, çok tatlıydı. Onun kaygılarını azaltmak için uzun uzun konuşup rahatlatmaya çalıştı. Zaten onu ilk fark edip bir şeylerin onu rahatsız ettiğini anladığında gidip onunla konuşan ilk kabile üyesiydi. Dünya’da olsa psikoloji vs. okurmuş. :D
Bu çiftten hoşlandım.
İlk gelenlerden bazılarının hikayesini okuyamamıştık ve başka çiftleri anlattığı kitapların içinde azar azar görmüştük ama sanırım bu merak edenler için yazılmış. Sadece 16. kitap olarak değil de daha öncesinde yazılıp paylaşılmalıymış gibi geldi. Bundan bir önceki kitapta 4. kez yeni kadınlar gezegene gelmişken pat diye ilk gelenlerin hikayesine dönmesi garip oldu. Bu tamamen 3-4 ten sonra gelebilirmiş.
Başta yazarın yazısını okumayı atladığım için bir önceki kitaptaki kadınlarla tekrar rezonansa girildiğini sandım. Kafayı yiyordum djdjdjdj Vektal, Georgia‘yı aldatıyor sandım :( Neyseki öyle değilmiş ahahha
Yazarın seriyi bırakmamak için elinden geleni yaptığının farkındayım ama sıralama çok yanlış.
Neyse