Duyular mekânların tadını çıkarmaktan çok, kendini korumak için gereklidir. Halka açık bir parka gidip çimlerde oturmadığınız sürece, şehrin dokunsallığı pratikte hissedilmez. Toprakla, ağaçlarla, nesnelerle temas neredeyse hiç yoktur.
Geç kalmıştım. Burada paslanıp gidiyordum; hafızam paslanmaya başlamıştı bile. Yalnızlık hafızayı zayıflatıyordu. Elbette! Kimseyle konuşmuyordum ki. Sonunda, bakkal çırağıyla konuştuklarımın dışında her şeyi unutacaktım. Konuşmalıydım, bağırmalıydım, öğrenmeliydim. Mektupla doktora yapmalıydım; mektupla doçent, mektupla profesör olmalıydım. Resim bilgimi, genel kültürümü mektupla ilerletmeliydim. Mektupla bir üniversitede öğretim üyesi olmalıydım; belki bir süre sonra da mektupla üniversitede ders vermeye başlamalıydım..