Ruh zenginliğini kazanmış olanlar, yaşamı acısıyla, mutluluğuyla, ihanetiyle, çirkinliğiyle kabul edenlerdir. Onlar ki, kaybetme sanatını öğrenmişlerdir, bu yüzden yaşama katlanabilme yeteneğini geliştirmişlerdir.
Sayfa 396 - Yapı Kredi Yayınları & 6. Baskı & Otuzuncu Bölüm·Kitabı okudu
Logoterapinin temel ilkelerinden birisi, insanın temel uğraşının haz almak ya da acıdan kaçmak değil, yaşamında bir anlam bulmak olduğunu göstermektir.
Dünyadaki hiçbir güç yaşadığın şeyi elinden alamaz. Artık geçmişte kalmasına karşın, sadece yaşadıklarımız değil, yaptığımız hiçbir şey, sahip olduğumuz düşüncelerin, çektiğimiz onca acının hiçbirisi kaybedilmiş değildi; geçmişi biz yaratmıştık. Geçmişte yapmış ya da olmuş olmak, varolmanın bir başka, belki de en emin şekliydi.
Hâlâ hayatta olanların umutlanmak için nedeni vardı. Sağlık, aile, mutluluk, mesleki yetenekler, talih, toplumdaki konum: Bütün bunlar tekrar kazanılabilecek ya da eski durumuna getirilebilecek şeylerdi. Her şey bir yana, kemiklerimiz hâlâ yerli yerindeydi. Yaşadığımız şeyler, gelecekte bizim için bir değer olabilirdi. Nietzsche'den alıntı yaptım: "Was mich nicht umbringt, macht mich starker." ( Beni öldürmeyen şey, beni daha güçlü kılar)
... toplama kamplarında, bu yaşayan laboratuvarda ve bu sınav alanında, yoldaşlarımızdan bazılarının domuz gibi, bazılarının da aziz gibi davrandıklarına tanık olduk. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır ve hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır.