y

YAZILAR - KONUŞMALAR

1 üye · 1 yeni gönderi
Şimdi milliyetçiyim demenin bir suçu yok. Milliyetçilik uğruna kelle de istemiyor kimse. Ooooh, kolay iş, ben milliyetçiyim, diye sabahtan akşama kadar bağır, bu milleti sömürenlerle birleş, sonra vatansever ol. Bizim eski milliyetçilerimiz Osmanlılıkla, yobazlıkla dövüştü. Sen sırtını milliyetçilik sözüne daya, yobazlığı da, Osmanlılığı da yanına al, sonra milliyetçi ol. Bizim milliyetçilerimiz o senin şimdi öne sürdüğün kara irticayla yüz yıldır dövüşüyor.
Sayfa 51 - YKYKitabı okuyor
Pir Sultan Abdal bir başkaldırmanın içinde doğdu büyüdü ve geleneğe bağlı olarak da öldürüldü. Pir Sultandan önce de birçok büyük şair Osmanlılarca öldürülmüştü. Son büyük Anadolu isyanının liderlerinden olan Dadaloglu 1848'den sonra aşiretiyle birlikte gönderildiği sürgünde öldü. Yunusun öldürüldüğü söylenir. Ve Türk şiirinde Kadı Burhanettinden bu yana öldürülmüş 37 büyük şair olduğu yazılıyor. Bizim edebiyatımızın inatla yaşama bağlı oluşu bugünün getirdiği bir düşünce değildir, gelenekseldir.
Sayfa 149 - YKYKitabı okuyor
Reklam
İstemez bir hakim şahidi baydan Kurda koyun, ata eğer har dese Vahşi balık tuttum ben kuru çaydan Yerden göğe doğru yağar kar dese Sanma zengin dengin yolda kodurur Malı ile günah kirin yudurur Müftü müderris beli dedirir Söğütte kavakta biter nar dese
Sayfa 26 - YKYKitabı okuyor
Gene Osmanlının son devirlerinin, 1918'de ölen Sivasın Şarkışla kazasından bir Serdarisi var. Her sözü zehir zıkkım: Sefil ireçberin yüzü soğuktur Yıl perhizi tutmuş içi kovuktur İneği davarı iki tavuktur Bundan gayri yoktur malımız bizim Benim bu gidişe aklım ermiyor Fikara halini kimse sormuyor Padişah sikkesi selam vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Sayfa 26 - YKYKitabı okuyor
Okumuşların dili, kültür bakımından Arap ve Fars etkisinde kaldığımız için karışık, yarı Arapça, yarı Farsça, azıcık da Türkçe, Osmanlıca denilen bir bulamaç dili oldu. Osmanlıcayı hiçbir zaman halk anlamadı. Okumuşlar da bulamaç dillerini bir övünme, kendilerini halktan ayırma, üstün tutma aracı yaptılar. Halktan her bir şeyleriyle öylesine ayrıldılar ki, aralarında vatandaşlık adından başka hiçbir bağ kalmadı. Dini bile mezheplere ayırıp tarikatlarla tabakalaştırdılar. Yüksek tabakanın halkla alışverişi vergi, asker almadan başka, ileriye bir adım bile gitmedi. Memleket her bir şeyiyle ikiye ayrılmıştı. Düşüncesi, kültürü, yaşayışı... Osmanlıca denilen dil yüzyıllarca kendi şairlerini, ediplerini yetiştirdi. Bunları yalnız bir küçük topluluk okudu, anladı, sevdi. Bunlar hayattan dilleri gibi kopmuşlardı. Yapmacıktılar, soyutlaşmışlardı. Donmuştular. 11.10.1959
Sayfa 22 - YKYKitabı okuyor
Hapisanelerimiz Akşam olur mahpusane kirlenir, Kimi kâğıt oynar kimi bitlenir Kiminin Temyizden kâğıdı gelir Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil. Mahpusane içinde üç ağaç incir Kolumda kelepçe boynumda zincir Zincir sallandıkça her yanım sancır Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil
Sayfa 310 - YKYKitabı okudu
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.