Bir zanaat hakkında ne bildiğinizi anlamanın en iyi yollarından biri, onu bir bilgisayara yaptırabilecek kadar açık şekilde ifade etmek, yani programını yazmaktır.
Google Çeviri "O bir doktor" cümlesini İngilizce'ye "He is a doctor" diye çevirirken, "O bir hemşire" karşılığı olarak "She is a nurse" diyor; yani bu meslekleri icra edenlerin cinsiyetleri hakkındaki yerleşik varsayımları da öğrenmiş.
Eğer "sanat yapmak" derken resim, beste, şiir vs. sanat ürünleri ortaya koymayı kastediyorsanız, evet, yapabilir; örneklerini aşağıda vereceğim. Yok eğer sanatçının iç dünyasında kopan fırtınalardan, esere dönüşen duygularından filan bahsediyorsanız, o soruyu bir soruyla yanıtlamayı yeğlerim: Hayranı olduğunuz sanatçıların kafasının içine bu üretim sürecinde hiç baktınız mı? Onların zihninde az sonra anlatacağım yapay zeka programlarınınkinden öte bir şey olduğunu nereden biliyorsunuz?
Doğal dilde yüksek kalitede iletişim problemini çözmek, yapay zekanın tümünü gerçekleştirmeye denk zorlukta bir iştir. Turing'in test olarak tam da bunu belirlemesi boşa değildir. 1964'te bu testi "hileyle" geçmeye yeltenen ELIZA adlı bir bilgisayar programı yazıldı. Bilgisayarı kullanan kişinin girdiği cümleleri basit bir teknikle "tersyüz" ederek yanıt veren, bazen de okuduğu cümlenin içinde geçen kimi kelimelerin tetiklediği kurallara bağlı olarak stokunda bulunan hazır cümleleri söyleyen ELIZA, bazı saf kullanıcıları öylesine başarılı bir şekilde kandırdı ki, yazarı Joseph Weizenbaum insanlığın henüz yapay zekaya hazır olmadığına karar verip bu işlerden elini eteğini çekti.